Dinliyorum…

Evet dinliyorum, her zamanki gibi. Dinliyormuş gibi yapıp cevabı kafada kurgulamadan dinliyorum. Sadece dinliyorum…
Mustafa Ateşel

Selamlar,

Mustafa’ya dinlenirken yaşananları kaçırmaması için bir site yapma fikri oluşmuştu kafamda, ancak fırsat bulabildim.
Onun için birşey yapmak ve iyileşme sürecinde okuyarak eğleneceği bir hediye vermek istedim.

O dinlenirken kendisine iletemediğiniz, sonra okumaktan mutluluk duyacağı şeyleri paylaşın lütfen. Anılar, hikayeler, planlar, şakalar herşey olabilir.
İsteyen istediği kadar mesaj yazabilir, bir sınır yok.

Neşeli şeyler olursa daha iyi olur sanki.

Sizler de bu fikre sıcak bakıyorsanız ve ona iletmek istedikleriniz varsa yazabilirsiniz (lütfen yazınız).

Saygılarımla,
Tolga

215 thoughts on “Dinliyorum…

  1. Seni sevmelerimi düşünüyorum da !
    Ben seni hep sevdim, ilk gözün gözüme değdiğinde, ilk elmayı verdiğim anda sevdim.

    İçinden taşan aşkını, cesaretini sevdim. Biraz da birlikte büyümemizi sevdim. Bazen şuursuz bir aşık gibi, bazen en uyanık halimle sevdim seni. En iyi arkadaşım gibi de sevdim, hayran olduğum biri gibi de. Bazen sevgilim gibi sevdim, bazen kocam gibi…
    Senin herşeyini sevdim, aklını, düşünceni, konuşmanı, yaklaşımını, saçını, yüzünü, ellerini, kokunu, takıntılarını, hatta kendinde sevmediğin şeyleri bile sevdim. Sonra az yada çok seni bir şekilde tanıyanların seni sevmesini sevdim. Hoş seni kimse sevmeseydi de çok severdim.
    Ve en çok da senin beni sevişini sevdim, beni zamansız özleyişini, uykudan uyandırışını sevdim, sağlığımı benden çok düşünmeni, hep mutlu olup gülmemi isteyişini, bunun için çabanı sevdim sevgilim…
    Canım aşkım benim, bizim sevgimiz geçmişimizi, geleceğimizi tüm yaşamımızı kaplayan, büyüyen pozitif bir Auraya sahip, biliyorum ki yaşadığımız herşey bizi biz yaptı. Şimdi bu gün yaşadıklarımız da bizde farklı olumlu farkındalıklar yaratacak bizi daha başka bir biz yapacak, birlikte yaşayıp, yaşlanıp göreceğiz. Dünya yolculuğumuz uzun…

    Yeni bizi konuşmak için küçük bir seyahat güzel olur, bu sefer rotayı ben yapıcam. Sen gene direksiyona geçeceksin ben yan koltuğa, Knidos’a gideceğiz, gene 3 tane sesli kitap bitireceğiz. İlk’i Homodeus olsun, diğer ikisini sen seç…

  2. Günaydın müdür. Az sonra geliyoruz. Seni beklerken benim El Churro ile bi gezeyim dedim Şile taraflarında, belki güzel bir kamp yeri bulurum diye ama köftehor motor kilitledi Übeyli’de. Normalde canım sıkılırdı ama çoğunlukla senden öğrendiğimle o anın keyfini çıkarmaya çalıştım. Meğer köyden sadece 45 oy çıkmış seçimde, o kadar küçük yani. Übeyli hani şu Roadcraftlar’da Teke Metin’den sonra durduğumuz köy, Ağva yönüne doğru. Bir bakkal var, yanında da yolun alt seviyesinde de kocaman WC yazan bir tuvalet. Biz de karşısındaki kahvede dururuz hep.

    Dayılar sordu “motor mu bozuldu?” Ben de dedim ki “Dünya turu attı, Ağva’ya gidemedi” Sonrasında çılgın bir muhabbet başladı. Önce Rahim abi (80) sordu, “Prag’a gittin mi” Sonra da Varşova’yı sordu. Dedim “İkisine de gitmedim” Sonra Bremen’de bir yer sordu, sanırım St. Pauli’yi sordu. Ben bu şokları atlatmaya çalışırken Ahmet Abi (bakkal) geldi. O daha genç. Yabancı para kolleksiyonu yapıyormuş, azıcık Fransızca ve İngilizce’yi Rahim Abi’den öğrenmiş. Yoldan geçen turistlerden o ülkelerin paralarından istiyormuş. Ben de söz verdim elinde olmayan Arjantin Peso’sundan getireceğim.

    Ahmet Abi ve Rahim Abi’nin muhabbeti zaten iyiyken son darbeyi yeni gelen Muzaffer Abi yaptı. Muzaffer Abi yıllarca (35 yıl) gemide aşçı olarak çalışmış. Gemi’nin uzun süreli durduğu her limanda çıkıp dolaşmış. Sadece limanları değil, başka yerleri de biliyor. Burma (Myanmar)’dan ev almak için para biriktirmiş, ama arkadaşı su koyvermiş alamamış. Güney Afrika’dan Kanada’nın Ontario bölgesine kadar anlattı.

    Motorun bozulup çekici beklerkenki sürede normalde olsa acayip sıkılırdım, ama bu sefer hiç sıkılmadım. Hatta sana anlatmak için yazacaktım, Tolga sayesinde daha güzel bir yere yazmış oldum.

    Yine yazarım, görüşürüz.

    Not: Motor rodajdayken yağ yakmış, yağsız kalmış ve zerbişen vırt olmuş. Gökhan’dan çıkmıştı Gökhan’a geri gitti…

    Futi

  3. Kardeşim geçmiş olsun seni seviyoruz sen güçlü bir insansın çabuk iyileş seni seven ve bekleyen bir dünya var, çabuk ol

  4. Mustafa melaba. Pazardan beri Ankara’da olup yanına gelemeyince bu platforma yazmak fikri hoşuma gitti 😀. Ankara çok sıcak sabah 9 aksam 5 ders ders eski öğrencilik yıllarımıza döndük. Bu arada Ankara benim bıraktığım yıllardaki Ankara değil. Bak tekrar yola çıktığımızda sakın Ankara’ya gelmeyelim, burada yollarda motor göremiyorsun. Arabalarda alışık olmayinca sanki başka bir dünyada motor sürüyorsun 🤣. Aksam eve dönüşte ışıklarda bir MT 07 ile denk geldik bende KTM duke 390 delikanli gaza geldi ama ben gelmedim 🤥🤣. Birisi birgün bana İstanbul trafiğinde motosiklet kullanmayı özleyeceksin dese hadi lan ordan derdim. Ama özledim be abicim inanılır gibi değil 😎

    Görüşürüz Mustafacım ilk fırsatta yine yazıcam 😘👋

    Not : Burada motosiklet yikamaci yok acep gelip biz mi açsak diye düşünmedim desem yalan olur 😀.

  5. Helloooo…

    Mustafacım bekliyoruz… Nerelerde ne yapıyorsan kaydet… Döndüğünde anlatmadan bırakmam.

    😘😘😘

    Not:
    Senin için yeni yemekler öğrendim; yosunlu noodle, patatesli makarna, biberli spagetti, pasta blu… Hepsini ilk senin için pişireceğim. 😈

  6. Başkanım diye yazacağım. Güney Gedik ve OMM derneği sayesinde tanıdım. İlk görüşmemizde telefonda olmuştu. Telefonda konuştuktan sonra, ne kadar içten ve samimi birisi diye aklımdan geçirmiştim. Sonra, derneğin toplantısında yüz yüze tanıştık. İlk izlenimlerime ilave olarak, çok dingin, benim gibi, hayatında gerginlik istemeyen. Ama, entresan bir duruşu olan, istemediği adamı da yanına yaklaştırmayan birisi olarak tandım. Hayatı bu kadar dolu ve boş işler ile uğraşmadan yaşamak yetkisi olan başkanım, en kısa sürede görüşmek dileğiyle.

  7. Mustafa’m Ateşel’im 🙂

    Sen dinlen! Biz, Mahmut hocanın öğrencileri gibi camının altında seni bekliyoruz. Yine beraber yol alacağız. Dinlen ama çok da bekletme…

  8. Sevgili Mustafa, ilk kez doktor soğukkanlılığımı koruyamadan bir yakının olarak gelişmeleri takip ediyorum. Çok güçlü olduğunu biliyorum. Çabucak iyileşmen için nefes tutmuş bekliyorum….

  9. Mustafa kardeşim, bu camiada tanıdığım ender insanlardan birisin eşin de öyle. Bu camianın senin gibi dürüst, çalışkan, merhametli, doğrudan şaşmayan insanlara çok ihtiyacı var. O.M.M. Derneğinin senin gibi bir başkanı olduğu için çok mutluyum. Derneğin seninle daha da ilerilere gideceğine gönülden inanıyorum. Sana rabbimden acil şifalar diliyorum. En kısa sürede sağlığına kavuşacağına inanıyorum.

  10. Dostum Merhaba her ne kadar tanışmamış olsakta bu sayfayı FATİH ALTUNKAYNAK beyin paylaşımından gördüm. Kendilerine büyük bir hayranlığım var ve Bursaya bir seminere geldiklerinde birlikte yemek yeme şerefine nail olduk kendileriyle. Bendeniz Bursada yaşamakta olup 43 yaşında 13 yaşından beri hayatın bizleri kandırdığı janjanlı maddiyatın hırsları peşinde hayatını geçirmiş birisiyim. Bu hırslarımızdan ve gözümüze inen perdenin kalkmasında siz Bisiklet sevdalılarından GÜRKAN GENÇ ve HASAN SÖYLEMEZ sayesinden ve sonrasında ilk sırada tabiki FATİH BEY ve TUĞÇE hanımlar var. 2 tekere,doğaya , çiçeklerin kokusuna , köpeklerin kovalamasına kendini adamış insanlar bu dünyanın en mutlu en mantıklı ve her zaman olayları en iyi analiz edebilen kişileridir. Beni sizler tetiklediniz sizler gerçek dünyaya gözlerimi açmama vesile oldunuz. Öyle bir güzel insanlar olmalıyızki bizi tanıyan herkes iki tekere sevdalanmalı. Sizinlede en kısa zamanda inşallah tanışırız ve bisikleti öğreniriz şimdilik pedal çevirmeden avcumuzun içindeki gaz koluyla beleş beleş rüzgarın ve çiçeklerin tadını çıkartıyoruz. İlk pedal yolculuğumun sizinle birlikte başlaması temennisiyle rabbimden acil şifa diliyorum. Görüşmek üzere hoşçakalın.

    Bursadan sevgilerler.
    FATİH bey bu arada İSKENDER alacağınızı tahsile bekliyorum. Siz güney amerikadayken söz vermiştim.
    Bilginize efendim. 😊😊😊

  11. Sevgili Kardeşim Mustafa,

    Büyük motorcuları küçük kazalar altedemez. İnanıyorum ki daha nice güzel sürüşler yapacağız. Bu sefer dağlara birlikte sürelim. Hazırım dediğin zaman ara beni. Ben de hazır olurum…
    Sevgiler
    Şahin Naci Şair

  12. Baskanım selam,

    Bugun Savas la bulustum ben de.
    Roadcraft ta go pro sunu unuttuydu. Is yerine gittim bugun kamerasini vermek icin. Bahcesehir de yaklasik 200mkarelik cok eski bir elektronik dukkaninda calisiyor, icerde yok yok. Hatta ona cikma go pro gibi seyler bile sorabiliriz 😊 Meger kader birlestirmis bizi, telefonumun bir ihtiyaci vardi onu yaptirdim ekip indirimiyle 😊 bu surecte kendisinin akilli telefon kullanmadigini, sosyal medya veya whatsup kullanmadigini ogrendim. Ustelik aksam saat 8 den sonra telefonunu bile kapatiyor 😀 dernege uye olabilirse akilli telefon alacakmis, telefonunu da aksam kapatmazmis 😊
    Seni sordu, selami var.
    Aklimiz sende, seni tanimayan cevrem bile seni sorar oldu, keske hepimiz senin kadar seviliyor olsak 🤗

  13. Bütün kelimeleri saklıyorum müşür. Akşamları rakı içip deli mayolu kızı izliyorum. Seni bekliyorum.

  14. Sevgili Mustafa, çok geç tanıştık seninle , doğal,samimi ve kardeş yaklaşımlarınla çok güzel bir iletişimimiz oluştu.Enkısa zamanda sağlığına kavuşmanı diliyorum. Kalbimiz seninle

  15. Mustafa kardeşim sen sporcu ,nazik, güçlü iyi bir adamsın senin ayağa kalkacağına inancım tam .
    Seni tekrar yollarda 2 tekerli olarak göreceğiz .
    Kalbimiz seninle .

    İbrahim Us

  16. Müdür seninle hiç tanışmadık. Bir bakıp çıķıcaktım aslında sadece😁. Sevenlerinin yazdıklarını okudum keyifle. Tanışmak, iki kadeh rakı içip sağlığına diyebilmek dileğiyle..

  17. Sevgili Ateşel,
    Kaza haberini whatssap guruptan öğrenince hemen hastaneye doğru yola koyuldum. İnsan, bir kaza vakasında hastayı kendi gözüyle görmeyince, onunla konuşmayınca yani hangi tablo ile karşılaşacağını henüz bilemeyince çok tedirgin oluyor. Hastane yolunda giderken, seni tanıyalı henüz 3 sene olmasına rağmen ne kadar değerli bir yerin olduğunu düşündüm ve pırlanta kalpli bir adam olduğunu.
    Yolda bolca dua ettim. En kısa sürede atlatmanı diledim. İnsan tutunacak, kuvvet alacak bir dal arıyor.
    Sonra hastanenin acil kapısında gördüm ki ne kadar çok sevenin varmış. Mutlaka o esnada gelemeyip sonradan gelen veya durumunu yakından takip eden onlarca kişi vardır.
    Sevgili eşin Suna ve agabeyin ile daha güzel bir günde tanışmak isterdim ama kısmet o günmüş.
    Bu satırları okurken epeyce iyileşmiş olacaksın. Büyük geçmiş olsun sevgili kardeşim.
    Ve sana şunu söyleyeyim,
    çok güzel bir şey, çok güzel bir birikim yapmışsın. Dost biriktirmişsin. Kutlarım seni.
    Sevgiler
    Muammer Güner

  18. Merhaba Musti

    Tanışmamız çok uzun bir süre olmadı ama hi ride sayesinde sayısız sürüş yaptık. Geçenlerde bir abimizle yine bir sürüş sonrası konuşmasını seninle paylaşmak istiyorum. Ortaköyden çıktık ben önde o arkamda 40 40 gidiyoruz sedona da bitirdik (Ortaköy-bebek arası ilk 10 yaptık) bana şunu söyledi senin arkan çok konforlu😁 hiç kopmadı zerre rüzgar yemedim🤣 diyeceğim oki hadi gel arkanda konforlu konforlu gidelim…
    Sevgiler

    Serkan Irmak (wilier cento 10air)

  19. Boss yaaaa uyandığında insallah hatirlarsin bir seyler… Böyle beyaz ışık falan gordun mu tünel munel…. :)))) Senelerdir cevaplanmamış sorulara bir aciklik getir artık… Söz seneye de seni başkan seccez… 🙂

  20. Mustafa, en yakın zamanda seni yeniden aramızda göreceğiz. bu yaşananlar hayatımızın arzu edilmeyen anları olarak kalacaktır , ama Hepsi geçecektir. En kısa zamanda tekrar aramızda olman dileğiyle. Görüşürüz

  21. Mustafa selam yaz gelsede İstanbula hala baharı bekliyoruz birde seni, seninle konuşabileceğimiz başka bir boyut oluşturmuş abin sağolsun. Bizde herşey aynı bir eksik dışında oda kısa sürede tamamlanacak biz eminiz.Güzel insan daha fazla özletme lütfen bak sabahları herkes kaytarıyor öne geçmiyor biran önce gel kurtar bizi 🤗. Bir araya geldiğimizde daha sana kürsü anılarımı anlatıcam. Öpüyorum koca adam.

  22. Sevgili Mustafa,
    Belki beni hatırlamazsın, bisiklet grubunda birlikte sürdüğümüz zamanlar oldu ama çok da birebir sohbet imkanımız olmamıştı.
    Şu anda iyisin biliyorum ama iyice garanti olsun diye uyumanı sağlıyorlar. Kısa sürede uyanıp eskisinden iyi olacaksın. Ben de kaza geçirdim ameliyat oldum vb. Şimdi bir anı olarak kaldı.
    Senin de öyle olacak.
    İyileşip bisiklete döndüğünde bu sefer daha fazla sohbet de edelim.
    Sevgiler

  23. Yaw müdür hadi artık kalk da bir an önce buralara gel, Marmaris’e bekliyorum. Böyle hastahane mastahane ie beni uyutamazsın bekliyorum. 🙂 Bence bunlar hep etsizlikten. Ama ben yine de sana kuşkonmaz kavurması da yaparım sıkıntı yok. 🙂 Sınırsız has zeytinyağı ve bilimum peynir, zeytin çeşitleri de var. 🙂 Ağzın sulandı dimi. 🙂 Hadi kalk gel bekliyorum….

  24. Mustafa seni beklerken sabahları z2 meselesine biraz daha kafa yorma fırsatımız oldu. Ama çözüm bulamadık. Ooz fabrika ayarlarına geri döndü… tt mode off. Nihayet! Olmayan rüzgarını hiç göremez olmuştuk… İçinden geçti Gelibolu’nun. Ama parkura bakmamış. Yarışın sonunda 5 dakika parkur dışına bi gönderip geri getirmiş sorduğu son parkur hakemi :). Ama yine de iyi gitti. Relay de ikinci oldular…

    Ben de nihayet yeni pedal aldım… Ömer taktı. Cihan’ın maşayı da sünnet etti aynı anda. İnanmazsın cihan da maşa da saģlam…

    Bu ara glutene sardım. Glutensiz beslenmeye çalışıyorum. Bu durum zor. Dışarda yiyecek birşey kalmadı. Suna’yla konuştuk ilk fırsatta bekliyoruz bize yemeğe…

    Yine yazarım sayın firehand. Bekliyoruz. Öperim…

  25. Mustafa seni hic gormedim, tanimiyorum.
    Bazen gulumsemel iyi helir insana. Guzel ve gulen bir nekahat donemi diliyorum sana. Mesajim hosuna gittiyse bir birani icerim 🙂
    Avantacilk mode on 🙂

  26. Mustafa’ya

    Vicdan nedir? Bilirsiniz değil mi? Bilmelisiniz. 
Kişiye doğru olanı yapma yükümlülüğü veren içsel güçtür “vicdan”. 
Haysiyet nedir, haysiyet? 
Şeref nedir, şeref. Elbette bilirsiniz. Ama bir şeyi daha bilmelisiniz. Hepimiz bilmeliyiz. Yaşam, işte bu değerlerin sınavıdır. Vicdan sınavını herkes kendi içinde verir. 
Haysiyet sınavını yaşadığımız olaylarla veririz.
    Mustafa, bizim grubumuzda vicdandır, haysiyettir, şereftir.
    Erdal Atabek’in yazısındaki sıfatlar bir ADAMA bu kadar mı yakışır.

    Gitmemek için binbir bahane bulduğum spor salonuna her akşam gidiyorum bu ara. Işıklar kapandığında, karanlıkta başka bir mekana geçiyorum.
    Kendimi çok şanslı hissediyorum; Mustafa’nın arayıp görüşmek istediği insanlardan biriyim. Kendimi çok ayrıcalıklı hissetmeme neden bu adamın sohbetine katılmak. Sözleştiğimiz üzere seninle buluşuyoruz. Sarı renkli katır tırnağı çiçekleri sağımızda, kırmızı gelincikler solumuzda tarlaların arasından geçerek yol alıyoruz. Hadi diyorsun, ilerisi güneşli oraya doğru. Arkandan yetişmeye çalışıyorum. Olanca nezaketinle yavaşlıyorsun; yine de çaktırmıyorsun bana.

    Her akşam pedala bastıkça daha yaklaşıyorum sana. Yerine terliyorum sanki. Güldüğünde güller açan yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum.
    En kısa zamanda görüşmek üzere.

  27. Mustafa, dört gözle muhabbet edeceğimiz zamanı bekliyorum. Bunun altından kalkacaksın.
    Mutlaka görüşmek üzere. Aslan kardeşim, çok geçmiş olsun.
    Görüşmek üzere.
    Bülent Toker

  28. Mr. Firehand.
    Amma uyudun be olm! Taaam yeter bu kadar. Aşağıda bekliyoruz hepimiz, in de sürelim diye…

  29. Gandalf gibi boğaz yollarında rüzgarı yarar mısın lütfen..
    Kış gelince şu siyah rapha formanı giymeyi bırakıp renklenir misin lütfen..
    Hah bir de en mühimi ;
    Bir an önce uyanıpta Kilercik yollarını diller misin lütfen..

  30. Günaydın abicim 🙂
    Dün sabah uyandım, boğazda hafif bi ağrı. Denizde dikbaşlılık edip Demet’in “Mayonu değiştir” uyarısına aldırmamam ve akşam serinleyince üstüme bişey giymememden ötürü sanırım. Kayınpeder etil alkol getirdi, rakı yaptık lakin içemiyoruz, çay içiyoruz ılık ılık 🙂
    Bizim kız çizgi filmlerde Kaşif Dora diye bi kızı takip ediyo. Burda kampingde de eliyle kadraj yapıp “çıkırt” diye çekiyo her gördüğünü, herhalde ordan görmüş 🙂 Oturdum mısır gevreği kutusundan fotoğraf makinesi yaptım. Baya açı maçı her şeyi hesapladım 🙂 Kutunun altındaki çift katlı kısma da önceden çizdiğim kağıt şeridi koydum. Üstüne çekilebilme ihtimali olan fotograf karelerini çizerek 🙂 bi çekiyo, sonra o şeridi gösteriyorum, bak, karavan 🙂 polaroid hesabı 🙂
    Adventur motor yap da Karadeniz edek diyosun ya müşür, valla geçmiş benden 🙂 Satıcam bu enduransı da, bot alıcam, 4 zamanlı motorlu, deniz botu 🙂 Siz dağlardan gezersiniz, sıcaklarsanız alırım ben sizi güzel koyları gezeriz. Ha bi de nerdeyse 4 yıldır araç değiştirmiyorum farkındaysan, artık bi sahibinden’e de bakmış oluruz fırsat bu fırsat. Arabasını yıkarken ayağı kayıp pert edenlere denk gelmeden 🙂

    Umit

  31. Mustafacım en kısa zamanda tekrar beraber sürmek istiyorum seninle. En kısa zamanda diyorum ama birşey kaçırdığında yok burada. Dünya hala aynı hızda dönüyor ve bizler sanki hep dönecekmişcesine umarsızca yaşıyor yaşlanıyoruz. Belkide en güzelini sen yapmış olucaksın güzelce dinlenerek.
    Abin çok güzel düşünmüş, seninde dinliyor olduğuna gönülden inanıyorum.
    Sadece güzel şeyleri duy aslanım. Hazır olduğunda seni bekliyoruz…
    Sevgiler

  32. Abin ne iyi etti de yapti su siteyi…

    3 gundur buyuk bir sorunla bogusuyorum. Herkesle paylastim ama beni en iyi sen anlarsin. Abi cts gunu hava yagmurlu diye trainerda antreman yapiyordum bir anda trainer’im bozuldu. He evet o yeni aldigim bir de..
    Heryerini kontrol ettim baya perte cikmis yepyeni trainer. Tabi hemen mailleri dosendim filan ama simdi almanyaya gittisi geldisi derken minimum 2 ay trainer’im yok 🙁
    Dün disarida denedim antreman yapmayi ama ayni eziyet seviyelerine erisemedim, verimsiz oldu gibi.
    Sanirim sana ayak uydurup benim de dinlenmeye gecip sezon arasi verme zamanim gelmis.

    Adnan abi f8’ine kavusup benim oglani rahat birakinca ben de dün oglani sunnet ettirdim. Bir ara ömer yine kisa kesti mi acaba diye dusunmedim degil aslinda ama yuzu guluyordu bittiginde o gulumsemeyi gorunce rahatladim 🙂 cok yakisikli oldu he görmen lazim 🙂 latex gorunumlu gidon bandi almamis olsam tam super olacakti ama o kisim umdugum gibi gitmedi. Gokhan abi turlu turlu yakistirmalar yapti latex tayt da buluruz sana vs. ama o zor anlari da atlattim gecti 🙂

    Is guc dersen onlar stabil. Bayram tatiline 2 gun kala patron 6 gun izin verdi. ben son gun gelen izni de … diye baslicaktim da yemedi tabi 🙂

    Sen naptin o isleri?

  33. Fuat’ın Tavası

    Kampta erken yatmasan, anlatacaktım sana motorla birlikte poz verdiğim tavanın hikayesini. Buraya kısmetmiş.
    Ne zaman tavayı elime alsam, adaşın Mustafa Kara’nın Yedigöller’de yaşananları yazdığı gülmece yazısı gelir aklıma.
    Fuat ki, el aletlerini hünerle kullanmakla kalmaz; tavasıyla da aynı becerilerini sergiler kamplarda. İşte Yedigöller’de kampta günlerden bir gün aksilikler üst üste geldi ve Fuat aldı eline tavasını.
    Gerisini Mustafa’nın kaleminden okuyalım.😄

    Fuat’ın Tavası
    İlk kurban İpekçi abi idi. NC candır dedim. Akü patladı
    Fuat Bahadir tavasını bıraktı motoru çalıştırdı.😊

    İkinci kurban Atahan abi idi. İntegra da amma yük alıyormuş, maşallah dedim. Tekeri patladı

    🙂 Fuat Bahadır tavasını bıraktı lastiği tamir etti.🙂

    Üçüncü kurban Tenere idi. Sıra ona mı geldi acaba dedim. Rölantide çalışırken arkadaşın dizliği deponun üstünden düşüp vitese denk geldi. Motor öne atılır gibi oldu ama arka lastikteki disk kilit balataya sıkışıp kırıldı. Fuat Bahadır tavasını birakıp geldi ve sıkışan kilidi diske zarar vermeden baltayla söktü. Tenereyi kurtardı.😊

    Dördüncü kurban Africa ve Serdar abi olabilirdi. Lakin o işini biliyordu. Emektarı bana verdi, Yedigöller manzaralı birkaç tur attım caanım Africa ile. Ve ona bişi olmadı.😄

    Bu hikayeden çıkan sonuç; “Alırım emektarınızı emmiler!!”

  34. 3-4 sene öncemiydi neydi bi arkadaşım omm diye bi dernek var git bi bak istersen eğitim meğitim bişeyler veriolar takılırsın dedi. Bende 91 senesinden beri ara ara sık sık bazen motor süren birisi olarak makoşi dönemlerimin zirvesinde kamyonların arasından, dağların tepesinden artçılı artçısız arı gibi uçup kaçıyorum. Dedim gideyimde şu omm ye bari engin bilgi ve tecrübemi arkadaşlara aktarayım bişeyler öğrensinler. Herşeyi biliyorum ya gelen onay mailini doğru dürüst okumadan çektim kısa botlarımı aldım yerimi. Havam 1500. Mustafa diye biri çıktı geldi sonradan öğrendim soyadı Ateşel miş. hocam dedi seni eğitime alamayız. Dedim heralde ismimi duydu eğitimden muaf tutacak bize bir iki hareket öğret falan diyecek. Meğer bot kısa diye eğitime almıyomuş. Şaka sandım eğitime kalmış 20 dk. Kavga kıyamet çingenelik yemedi ama baya bi boğuştum yükseldim-alçaldım bi takım uçlarda duygu durumları falan… sonunda Mustafanın efendiliğinden utanıp Paşa paşa istoç tan (özen motormu vardı ne) uzun bot alıp döndüydüm. O ve sonraki katıldığım birçok eğitim/gezi süper geçti, hep üzerine bişeyler kattım. O gün Mustafa o efendi, içten ve samimi duruşunu korumasaydı belki basıp gidicek şu an hala o eski bilinçsiz sistemsiz şekilde apaçi gibi sürmeye devam edecektim. Sana teşekkür ediyorum. İyiki yolum seninle kesişmiş. (Mesela Agah olsa çoktan kovalamıştı o gün beni 🤪😂. ) Çok geçmiş olsun diliyorum. Daha birlikte yapacağımız çok km miz var.

  35. Mustiiiii,
    Toprak, Mustafa amcasıyla oynamak için bekliyor. Kendisi çok eşşek bişi oldu görmen lazım. Çok eğlendirecek seni, hadi acele et 🙂
    Seni seviyoruz.

  36. Mustafa bakışı düzelttim artık daha ileriye bakabiliyorum ama yerdeyken motorun üstünde değil 🙂
    Hadi fazla bekletme hava ısındı road’a gideceğiz. O malum köyde peynirle köy ekmeği yiyeceğiz.
    Hadi be Mustafa …

  37. Selam Mustafa,
    Eğitim verenlere ve alanlara hadi canım ne gerek var diyen bir adamdım ben. Ta ki senden eğitim alana dek. ‘ Can abi ver kontrayı, bu maşalar sonuna kadar açılıp kapanacak. Düşersen ben buradayım abi’ :)) tanıdığım nadir düzgün afamlardansın dostum ama çok ta tembellik yapma havalar ısındı daha sürülecek çok yol var. Hadi bekliyoruz kalk da artık. Eğitim yarıda kaldı benim…
    Seviliyorsun.

  38. Sevgili Mustafa,
    Seni geç tanıdım ama bu hayatta iyi ki dedirten ender insanlardan olduğun için geç tanıdığıma çok pişman oldum. Daha konuşulacak bir sürü şey, sürülecek bir sürü yol var. Bir an önce ayağa kalk ve aramıza geri dön. Kal sağlıcakla..

  39. Mustafa Hocam,

    Ankara’ya yakın bir rotada, sizin de katılımınızla bir yol eğitimi beklediğimi söylemiştim. O eğitimi sizden alacağım.

    Bekliyorum. İyi olun. Daha iyi olun. Hep iyi olun.

    Saygı, sevgi ve iyi dileklerimle,

  40. Sevgili Mustafa,

    Öncelikle, kalbin kadar temiz bu sayfayı bana da ayırdığın için teşekkürler :)) Balta girmemiş ormanlarda yaşayan kabilelerin ayarındaki yabaniliğim nedeniyle çok az tanıma fırsatı buldum seni ama bu kısa sürede ne kadar efendi bir insan olduğunu anladığımı düşünüyorum. Bir süredir yattığın o yataktan da yine efendi efendi kalkacağına ve bakışının hiç düşmeyeceğine inandığım keyifli sürüşlerine, o güzel ailene döneceğine inanıyorum. Sevgiler.

  41. Güzel Kardeşim.
    ‘Yine bi Bulgar Yunan yapalım abi ya’ dediğini duyar gibiyim. Senin gibi yetkin, temiz, dürüst, iyi eğitimli ve kendi zamanın ilerisinde insanlara ihtiyacı var bu dünyanın, camianın, herkesin…Hem fiziksel hem mental olarak güçlüsün kardeşim. Yüce Allah’ın izni ile bunu da aşarak bir an önce eşine, ailene ve arkadaşlarına kavuşmanı diliyorum. Seni çok özledik.

  42. Çok az kişi için bunları yazabilirim;
    Sen şu hayatın görebileceği nadir, melek gibi, adam gibi adamsın.
    Bir bisiklet mi sana meydan okuyacak da yıkılacaksın!
    Dışarda bi bok olduğu yok abi sen merak etme, aynı tas aynı hamam.
    Yeter ki iste anlatırız biz gene.
    Sen bir şey kaçırmıyorsun, buralar sensiz bir şeyler kaçırıyor.
    Dinlen sen şimdi…
    Seni seviyoruz

  43. Bir manevi abim var o da sensin, yani başını ağrıtmaya gelicem yakın zamanda!! Şimdiden söyliyim de hemen plan program yapılmasın :p

  44. Müdür arayı çok açtık, özledim.
    Fatih ile Tuğçe dünyanın etrafında bir tur döndü seni görmeyeli öyle söyleyeyim 🙂 ve aynı yere geri döndüler, dünya yuvarlakmış kesin bilgi 🙂

    Ziyaretine geldim, bu seferlik seni göremedim ama sana anı olması için ziyaret notlarımı aktarayım.
    Sen dinlenirken ne kadar güzel dostlar biriktirdiğini gördüm. Suna, Fatih ve Tuğçe zaten her an yanındalar, benim gibi hayatına bir şekilde dokunduğun tüm diğer dostlar da her fırsatta uğruyorlar halini hatrını sormaya.

    Yarın yine ziyaretine geleceğim. Arayı kapatmaya geldim, uykunu iyi al müdür.

  45. Ah be kardeş… İki şeyi unutmayacağım, hastanede ilk gün dışarıdaki sevenlerini , Suna,nın senin verdiğin tepkilerden sonra dışarı gülücük saçarak çıkışını. Keşke herkes senin gibi arkadaşlara dostlara sahip olsa.. Bir sürü insan seni bekliyor. Hadi…

  46. Mustafa bey amca, tamam dinlen anliyorum seni egitim alacagimi duydun istirahat ediyosun da, bak daha egitim alicam bak yoksa yine gidip algida kamyonuna kafadan girerim bi mt 9 alip 😂 yarin ziyaretine gelicem… hadi tamam motorla egitim verme anlasabiliriz de hani bisiklet surecektik… butun yazdiklarin halen kayitli bak… elimde somut delillerim var…. 🤓😂 hersey cok guzel olacak acil sifalar abicim…

    Orhan amca 🤓

  47. Merhaba Mustafa hocam,

    Omm ara yol eğitiminde ilk eğitmenim olmuştun. Yukarıda Önder’in de söylediği gibi eğitimde iltifatlar alacağımı sanarken gerçekle yüzleşmeme vesile oldun, minnettarım. Doğru sürdüğünü sanan birine gösterdiğin hoşgörü içinse ayrıca teşekkür borçluyum. O arayolda yüzleştiğim bir başka konu daha olmuştu; o da herkesin bana abi demesiydi. Degidin lan ne abisi diyemedim, ama haklılarmış 😃

    Haberi aldığımda çok üzüldüm, ama biliyorum en kısa zamanda eski sağlığına kavuşacaksın ve bugünler dost sohbetlerinde anlatacağın bir anı olarak geçmişte kalacak.

    Bu arada arayol eğitimini dört gözle beklediğimi belirtmek isterim, Nisan’dakine katılamadım ama ilk arayol’a katılacağım ve yine eğitmenim olarak birlikte sürüş yapacağız inşallah.

    En kısa zamanda arayolda görüşmek üzere 👋

  48. Abi hadi kalkta sürelim yine birlite şileye gidelim kastroya gidelim. Acil şifalarını diliyorum dualarımızdasın 🤲

  49. Mustafa kardesim, hala aklimda gozumde taksimde oturup iki kahve icip hem bisikler hem kamera konusutugumuz gun, arayi cok uzattim farkindayim. Yine yapicaz birlikte, insallah bir kerede Kanadada yapicaz dileklerimle.

    Gonlum dusuncem seninle.

  50. Mustafa selam, Fatih’ten, adaşımdan öğrendim seni, dedim ki nasıl tanımamışız bu adamı aynı camiada bunca zaman. Kaza geçirmiş, yoğun bakımdaymış dediler sonra, motosikletçi adam güçlüdür, dinlenir kalkar ayağa . Hastane yatağında gözünü açar, hava durumuna bakar hemen, yollara çıkmayı planlar, bisiklet ya da motosiklet, iki teker olsun da. An itibarıyla bir haftadır tatildesin, dön de tanışalım 🏆

  51. Arda’dan duydum haberi çok üzüldüm.
    Duyduğum gece dua ettim senin için umarım en kısa zamanda iyileşirsin tekrardan sahalara dönersin diye. Umarım en kısa sürede sevdiklerin ile kavuşursun. Allahımdan senin için acil şifalar diliyorum tez zamada hayırlı haberlerini almak ümidi ile…

  52. Sevgili Kardeşim,
    Neşen kalbin. Çarpsın ki neşen olsun. Neşen olsun ki çarpsın. Fotoğraflarına bakıyorum da neşe görüyorum. Anladım ki daha kalbin çok çarpacak. Rahatladım.

    Beni de neşelendirmen dileğiyle.

    Sevgiler.

  53. geçen gün tolga abiyle whatsapp dan konuşurken sahilde bisikletten düştü dedi. aklıma ilk gelen şey ne oldu biliyor musun? kalender de bisikletin boynuzunu viraja yeni koyulan betona çarpıp bisikletle beraber denize uçtuğun :))

  54. Sevgili Mustafa,
    Sen bu satırları yüzünde gülümsemeyle okurken, bizler şu anda senden gelecek güzel haberleri bekliyoruz.
    Senle Ilgaz’da konuştuğumuz kafa sallama sorunu ortadan kalktı, meğerse uzun cam yüzündenmiş, yolda kırıp değiştirince sorunlarda halloldu. Bakışlar düzeldi, çizgiler tutuyor, geriye sadece bir ridecheck yapıp derneğe üye olma kısmı kaldı. Onu da şimdilik erteledim, seni bekliyorum, üyeliğimi başkandan aldım deme ukalalığını yapabilmek için….
    Hadi düzelip sürmeye başla artık da hep beraber gidelim yine uzaklara….

  55. Bilmesen de benim için çok önemlisin kardeşim. Ozyy’nin çocukluğu, gençliği ve pek çok anısı sensin. Güçlüsün ve en kısa zamanda her şeyin üstesinden gelebilecek kadar da azimlisin. Sesini duyacağımız zamana kadar uzaklığın zorluğuyla mücadele ediyoruz. Bütün dualarımız senin için. En kısa zamanda görüşücez.

  56. Ne uyudun be abi! sabah 5’te uyanmaların acısını çıkartıyorsun biliyorum ama yeter bu tembellik. Hadi kalk motur sürecez!

  57. Merhaba
    Mustafa hocam daha dün gibi Omm başladıktan sonra sizi tanıdık grup sürüşleri yaptık eğlenceli ve maceralıydı unutamayız
    Hep anarım gözlemci olarak nasıl da cesaret verdiniz …
    Başarılı eğitmen,arkadaş espirili, iyi insan,deneyim bilgi ne söylesek azdır
    Mustafa hocam sen güçlüsün ve inanıyoruz yine yollarda göreceğiz sizleri….
    🤲 dualarımız sizinle kalbimiz sizinle güç diliyorum ailenize sevenlerinize ….

  58. Fatihten yeni ogrendim , bu kadar donanimli birisinin bu kadar yatmasini suan yeni baslayacagi hobiler icin arastirma planlama hissetme donemi oldugunu dusunuyorum ) sayende ramazanin sonunda bol dua ederken buldum kendimi , en kisa zamanda tekerin duz bassin en kisa zamanda yep yeni hobiler ekle hayatina seneye derneginde aktif olma planlarim var bi arada onu konusuruz ) cok seviliyorsunn..

  59. Sevgili Mustafa,

    Siz daha henüz Fatih’le beraber eğitmen olmak için çalışırken beraber sürüş yapıyorduk ve ben de fırsatı kaçırmayıp benim de sürüşümü bi değerlendirsene demiştim. Daha önce o tarz bi deneyimim de pek yoktu. O zaman, henüz daha eğitmen olmamışken bile hatalarımı, noksanlarımı nokta atışla göstermiştin. Yaklaşık 6-7 senedir motor sürüyorum ve bu süreçte gördüğüm en iyi motor süren insan sensin. Eğitmen olduktan sonra pek denk gelip de görüşemedik ama muhtemelen en iyi eğitmen de sen olmuşsundur zaten. Tez vakitte bi çık da şu değerlendirmeyi yeniden yapalım. Hatta kamplı falan bişeyler yapalım. Yanık da bi yemek yapsın. İçkiler benden, söz.

    Seviyoruz seni güzel kardeşim. Hadi çok bekletme bizi.

  60. Guzel Mustafa,
    Haberlerde “antreman yaparken” diyorlardi ama sen iki tekerin ile sana ve bisikletine ait bir yolda suruyordun. Umarim en kisa zamanda yine surersin ve umarim senin basina gelen bu olay birilerine ders olur da gerekli tedbir, egitim senin sayende hayata gecer. Iyiles oglum, bir an once iyiles…

  61. Selam Mustafa,

    Hic karsi karsiya gelmedik seninle, iki cift laf bile etmedik. Motosiklet tutkusu bizi sosyal medya uzerinden arkadas etti. Guclu ve kararli bir karakter cizdin gozumde. Ayni ve guc, kararlter ve kararlikla bu zor gunleri atlatip, tekrar motosiklet surecegine eminim. O zaman iste bu uzun sosyal medya arkadasligi, yuz yuze tanismisliga donecek. Acil sifalar diliyorum! Koyverme sakin!!!

  62. Canım kardeşim tekneyi tamir ettirdim seni bekliyorum hadi iyileş çabucacık. Burak Irmakları denize atcaz adanın arkasında.

  63. şimdi de aklıma şu anımız geldi. sabaha karşı 4 gibi kalkmışız, oltaları kapıp bisikletlere atlayıp kireçburnuna balık tutmaya iniyoruz. inerken her zamanki yerimizde durup birer sigara içip o çok sevdiğimiz manzarayı izliyoruz. indik balıklarımızı tuttuk. tekrar mahalleye çıkıp tuttuğumuz balıklarla mahallenin kedilerine ziyafet çektiyoruz. ne şanslı kedilerdi yahu 🙂

  64. Hocam merhaba,

    Sessizdir şimdi oralar, sen dinlen biraz, zaten kafanı şişirecekler dönüşte…

    Valla biz yeniden bekliyoruz İzmir’e; artık dar manevrası olur, Marmaris virajları olur, rakı balığı olur…
    Dört gözle bekliyoruz işte, bahar kaçmadan…

    Sevgiler…

  65. Sevgili kardeşim senin gibi motosiklet üstadı birine bisiklet ne yapar ?
    Bu olsa olsa bir dinlenme olur sana .
    Tez zamanda eskisinden daha iyi olarak yollara ve aramıza döneceğine eminim.
    İzmir’de rakı -balık sofran benden .
    Sen yeter ki gel…

    altan

  66. Dün Suna ile yanına geldim. Aynı sağlığında ki gibi huzurlu, sakin aslan parçası Mustafa dedim. Mustafa, evrenin herkes için planları var biliyorum ama , seninkinin böyle yatmak olmadığına inanıyorum. Bu kadar kötü kurgu olamaz. Senin gibi güzel insanın bu dünyada yapacak daha çok şeyi, paylaşacak çok sevgisi olmali.
    Hadi be Mustafa gayret…..

  67. Mustafa yeter uyudun tembel adam, hadi ama, Agah ile tanıştım, sıra sende, bekliyorum hadi:)

  68. Dostum,

    Yol arkadaşım, devrem, derttaşım. Bloğun giriş yazısını okuyunca hızlıca aklımdan şöyle geçirdim: Dinleyen, anlayan, çözüm üretemese de rahatlatmak için bile sadece dinleyen biri oldun hep. Seninle son zamanlarda konumuz motosikletten çok benim iş yoğunluğum ve OMM’ye nasıl bu yoğunlukta faydalı oluruz gibi konulardı. Herhalde yoğunluğumdan en çok sana dert yanmışımdır. Şimdi sen hastanede iyi olmayı beklerken bir çok şey düşündürttün gene bana. Bitmeyen işlere bir ara verip bir odaya geçip bunları yazmak istedim. Farkettim ki dünden beri yazmayı öteliyorum. Dur demezsem de bir çok şey gibi öteleyeceğim 🙂 Hayat ötelenmeye gelmez diyorum.

    Haberini alır almaz koşturup geldim yanına. Aklımda sesin yankılandı gelirken: “Hadi beee!” deyişin. Hadi be! nasıl olur, olamaz. Adam her yaptığı şeyi titizlikle, en iyisini yapar. Atlamamıştır o detayı. “Nasıl olur abiiii?”

    Fırsat buldukça ziyaret ediyoruz bro. Her geldiğimde kalabalık bir grup senden iyi haberler almayı bekliyor. Yalnız bırakmıyorlar seni ve Suna’yı. Yanındayız dayan. İyi haberlerinle seviniyoruz, iyileşmeni heyecanla bekliyoruz. Sabırsızlık ettiğimiz için de bazen senden gelen haberlere üzülüyoruz. Başında duran bir hastane görevlisi “herhangi bir şeyle yarışmıyoruz” demişti. Evet haklı. Sen iyi ol yeterki sabırla beklemek bizim görevimiz.

    İyileşince de ziyaretçin hiç eksik olmayacak biliyosun di mi 🙂 O zaman da sen sabredeceksin bize 🙂

    Gayret de edeceksin, sürmek için seni bekliyoruz..

  69. Mustafa kardeşim,
    Buluşamamiştik , simdi bu isi en kısa zamanda gerçekleştirmek farz oldu. Gecmis olsun, acil şifalar..

  70. Hadi kalk, daha yapılacak çok yol var.

    Bir an evvel sağlığına kavuşman dileğiyle, çok çok geçmiş olsun.

  71. Mustafa hadi kalk,
    Ben egitimleri bitirdim, seninle calismaya hazirim. Bekliyorum ne zamandir biliyosun 🙁

  72. Mustafa,
    Dünyaya herzaman senin gibi karakterli ve düzgün insanlar gelmiyor… Sen bu nadir insanlardansın… İnatçı ve mücadeleci bir kişiliğin de olduğunu biliyorum ve düzelmek için gayret ettiğini hissedebiliyorum… Bu dünyanın senin gibi insanlara ihtiyacı var… İyileş ve aramıza dön… Seni bekliyoruz dostum…

  73. Selam.

    Tanismadik ama bazen insanin ortak hisleri, ortak dusunceleri, ve ortak zevkleri insanlari birbirine oyle sıkı baglar ki zannedersin yillardir ayni kaptan yemissin ve icmissin.

    Hadi toparlanma vaktidir.
    Hayatin daha cok zorluklarina gogus germe…
    Daha cok heyecanlarini yasamak gerek…
    Mustafa tez vakitte ayaklan seninle tanismaktan buyuk mutluluk duyarim.

  74. Mustafa Hocam, sizi şahsen tanımıyorum. Ancak alayım mı almayayım mı tereddüt ettiğim bir motosiklet için değerlendirme yazınızda ; “dabilanmanyak mısınız tabi ki alınır” cümlesinden sonra aldığım motosikletimden çok memnunum. Tesadüf bu ya bahse konu motosiklete, sizden yok paraya satın aldığım konfor seleyi monte ettim. Her iki kararımdan da çok memnunum.

    Yeni motosiklet değerlendirme yazılarınızı merakla bekliyoruz… Geçmiş olsun, selamlar

  75. Merhaba Mustafa,

    Sen ve ben, birbirini tanımayan iki insan evladıyız.
    Geçenlerde “tanıyor olabileceğin kişiler” diye çıkıverdin karşıma. Hem de 10 kusür kişi hee; öyle Ali, Veli, Maria değil. İki tanesi hariç hepsi iki teker tayfasından, o hariç dediğim ikisi de dünya lokumu iki güzel insan çıkmasın mı…
    O zaman senin için “demek ki güzel bir insan” diye geçiverdi aklımdan.
    İşte o iki lokum insan birkaç gün önce senden bahsedince canları biraz sıkkın; az daha “Mustafa mı?” diye soracaktım; iyi mi?
    Bilmiyor onlar senle böyle kozmik bir anımız ve tanışıklığımız olduğunu.
    Birlikte anlatalım mı?

    Söz, “Arkadaş Olarak Ekle” butonuna basacağım istirahatinden döndüğünde.

    Şimdilik hoş kal.

    Bir Garip İnsancık

  76. Selam Dostum,
    OMM kampda kafamı sokacak bir evim olsun diye için Suna ile ödünç verme güzelliğini yaptığınız çadır odamda bana bakıyor ben ona bakıyorum. Ufak tefek ama pek de rahattı. Yan çantamda da azıcık yer kapladı ya tadından yenmez. Doğa beni çağırıyor adeta bana baktıkça. Sen uyumak için tuhaf bir mevsim seçtin ama belliki biraz yorulmuşsun:) Ama eminim yakinda doğa seni de çağıracak ve hep birlikte kamplara koşturacağız😍

  77. Müdür bugün annen ile tanıştım. Dünya tatlısı bir kadın, annem gibi sevdim ilk görüşte. O da beni sevdi sanırım, iyi anlaştık.

    Meyve getirmiştim, Mustafa çok sever dedi. Çocukken “ben zengin olursam yemek yerine hergün meyve yiyeceğim” dermişsin, öyle söyledi 🙂

    Bidahaki sefere meyveleri senle beraber yiyeceğiz müdür, annen ile öyle sözleştik ona göre!

  78. Sevgili Kardeşim henüz şahsen tanışmasak da ortak ter akıttığız OMM neferlerinden olmamız sebebiyle emeklerin için oncelikle sana teşekkür etmek istedim…Simdilik sanal ama en kısa sürede inşallah yüzyüze de söylemekten mutlu olacağım…
    Bisan Akademi olarak Bisikletli Yaşamın daha güvenli olmasını sağlayabilmek amacıyla sıkı bir çalısma içindeyken bu üzücü olay bizim biraz daha ivedilikle bu olayı hayata geçirmemiz gerektiğini düşündürdü…
    Eğitim neferleri olarak kolay pes etmeyeceğimizi herkes bilir o yüzden de bu yazılanları okuyunca çok daha güçlü olacağından eminim…Tüm camia olarak nefesimiz nefesin olacak Kardeşim…
    Sevgilerimle…

  79. Yazanlar arasında seni hiç tanımayanlar da var Mustafa, seni de biraz anlatmak lazım onlara 😉.
    Motosiklet muhabbetti en dinlenebilir insandır kendisi (hiç alakası olmayan ben gibiler için).
    Çok kibar adamdır, Demetciğim diye hitap eder.
    Uzun boyludur, iki büklüm olur eğilip öperken.
    Bisikletle sağlam kilo verdi, gençleşti.
    Elektrikten anlar, uzun boyunun avantajı ile süper avize takar (evden taşınırken çok gördük yardımını).
    Temizliğine dikkat eder, yurt dışında kampta tuvalete giderken havlusu ve 0,5 lik pet şişesi elinden eksik olmaz.
    Hamam sevdalısıdır.
    Azıcık alkolden sonra çabuk uykusu gelir.
    Kelime oyunlarında çok iyidir, metin yazarı, reklamcı falan olsa çok başarılı olabilir.
    Sanatçı adamdır.
    Sevdiceğinin gözünün içine bakar, çok aşıktır.

    Şimdi Mustifa’cım, Umut yazmış ya üşüttüm diye, ben biliyorum sen olsan kesin mayonu değiştirirdin ve ıslak saçla da rüzgarda kalmazdın. Hatta kamplarda bile takarsın ya kesin buff ını geçirirdin kafana.

    Umut motosiklette seni dinledi, bisiklette seni dinledi, şu konuya da bir el at, seni dinler…

    Ailenin yeni teker meraklısı Defne; scooter, denge bisikleti, yapıyor birşeyler, bir gözlem şart yalnız 😉.

    Bu ara kulakların çok çınlıyor, küfretmiyorsun umarım bize, haydin görüşürük…🤗

    Demet

  80. Mustafacim, bu gece Kadir gecesi, senin icin dua edicem. Hayirla kalk, sevdiklerine, sevenlerine bi goz kirp; guler yuzunu ozledik. Daha nice yillar gorusmek uzere! Gelmis gecmis olsun. Kendine iyi bak.

  81. Yeni motosiklet olarak ne alsamın fikriyat aşamasında Daşgın’ın “sor sor Ateşel’e sor, o bilir”iyle startı verdik. Saçma sapan sorularıma, bıkmadan sıkılmadan en ince ayrıntısına varana dek cevap verdin, ben olsam bu kadar tahammül edemezdim bana. Sağol varol. Sonrasında road, rally, kamp ve tabiki gözlemecilerde devam eden süreçle daha da yakından tanıma fırsatı buldum seni. Mütevaziliğin vücut bulmuş hali desek inan abartı olmaz senin için. Güzel dinlendin, ufak bir kaçamak oldu diyelim bu tatsız hastane sürecinin adına. Acelemiz yok doğru zamanı eminim sen belirleyeceksin ve uyandığında “amma korktunuz be olm, yok birşeyim” diyeceksin. Suna’ya da söyledim bunu, kaldığın yerden aynen devam edeceksin, etmelisin. Şundan emin olabilirsin kalabalık bir ekip hemen aşağıda seni bekliyoruz. Ha gayret Başkan.

  82. Tabi lan manyak mısın?

    Ben Fatih’le tanışalı 2 hafta olmadan 990’larla çıkmıştınız Karadeniz turuna.. Yaylalarda kamp yaptığınızdan telefon çekmediği için Fatih: “bir kaç gün benden haber alamayabilirsin” demişti.. Ne garip bir adam ve ne garip bir arkadaşı var diye düşünmüştüm..
    Sonra bir kaç gün hiç haber gelmeyince merakım iyice artmıştı.. Meğersem Fatih’in telefonu oksitlenmiş, sonra senin telefonundan yazışmaya başlamıştık 😅
    O turun dönüşünde sen Ankara’ya motorunu satmaya gitmiştin Fatih de patlak manifoltla İstanbul’a dönmüştü..
    Döndüğü gibi de Delmece Yayla’sına gitmiştik kampa.. Murat diye bir arkadaşınız orada bizi bekliyordu karanlıkta ödü kopmuş bir halde 😆
    Aradan biraz zaman geçtikten sonra Fatih beni, Suna ve seninle tanıştırmak istedi.. Hayatındaki yerinizi öyle bir anlatıyordu ki Fatih, resmen görücüye çıkacakmış gibi bir heyecanla geldim yanınıza, gelmeden hemen önce de ışıklardaki bir yayayla didişmiştim 😅 Hararetli bir şekilde onu anlatırkenki bakışlarınızı hatırlıyorum Suna’yla birlikte.. Suna’nın Fatih’i öyle bir sahiplenişi vardı ki -ne feci kaynana olur bu kadından- demiştim kendi kendime😆
    Mekandan ayrılırken Suna Monster’ımın üzerine oturmuştu, ne biçim bir motosiklet bu diye bakmıştınız monşere..
    Bir kaç gün sonra heyecanla sormuştum Fatih’e.. Benim hakkımda bir şey söylediler mi diye..
    Yıllar sonra öğrendim, ilk duyduğunda “Tuğçe adında motorcu mu olur lan!?” demişsin Fatihciğime, ne gülmüştüm ve hala çok gülüyorum..
    Ama sana cevabım çok net Mustafa; Tabi lan manyak mısın!

    Tuçi!

  83. Şef diye çağırmak sana nasıl yakışıyor ama! Yavaşta olsa toparlanıp aramıza sapasağlam döneceğinden o kadar eminim ki.

  84. Moruk selam,

    Böyle şeyler bana hep Hollywood gelmiştir ama senin için bir istisna yapıcam yoksa biliyorsun prensiplerim vardır. Hdhushdj

    Gelibolu yarışında içinden geçtim en yakın adama 5 dk fark attım. Kupa mağazada sana hediye edicem. Konuşuruz uzun uzun.

    Kendine çok iyi bakıyosun, öpüyosun.

    Ayrıca,

    Ata bindin mi? Bir daha bin!

  85. Ahh be müdür , Ahh be başkan , az zamanda kendini çok sevdiren adam , bu talihsiz durumu bu kadar güzel insanın enerjisiyle atlatacağına adım gibi eminim. İyi ol , mutlu ol tüm dileklerimle….

  86. Hadi ama artık… Daha soracağımız sorular, danışacağımız şeyler var… Bu dünyanın iyi ve pozitif insanlara ihtiyacı var. Kalk gari…

  87. ortaokul çağındayız yaz tatilinde gelmişim istanbula. ne yapalım ne yapalım derken girişmişiz bir tornet yapımına. sizin evin bahçesinde hummalı bir çalışma içindeyiz. izzet amcanın bir tenekede bulunan paslı eğri çivileri almışız elimize düzeltmeye çalışıyoruz. sen çivi düzeltmeyi beceremediğin için çivi düzeltme işi bende, çakma işi sende. güzel bir iş bölümü 🙂

    eee yaptık torneti yokuşta binmeye izin yok
    bizim çıkmaz sokakta bir baştan bir başa ben seni itiyorum. bir sen beni itiyorsun :):)
    artık saatlerce bu böyle devam edince komşuların da bir sabrı var tabi 🙂
    kovalıyorlar bizi 🙂

    1. sizin maceralar ve yaramazlıklar yazmayla bitmez. bir tane de benden olsun.

      siz iki afacan bi şekilde yine canınız sıkılmış, evde benim öfke damarımla oynuyorsunuz, ne yapsam vaz geçme yok. bende de sabır limitli birşey tabii. limit aşılıyor.. 😡

      sonuç;
      salona kaçmanız, kapıyı kilitlemeniz, kapının tarafımdan kırılması, kapı açılması ve sizin bi miktar tahriş edilmeniz..

      1. :)) abi bikeresinde seni yine acayip sinirlendirmiştik. mevzu televizyonla alakalı bişeydi tam hatırlamıyorum. sinirden bizi haşlayıp televizyonun fişini çektin koparmaya çalıştın koparamadın attın gittin :):) arkandan baya gülmüştük

  88. Umut
    Kamp
    Deli Süleyman
    Suna
    Bişeyi yok, iyi
    Kamp
    Endurans
    Ehtenir
    Ktm
    Dağlardan Akdenize
    Konfor
    Tenere
    Karabiga
    Viraj
    Kulak tıkacı
    Thassos
    Sistem
    Devir kesici
    990
    Karadeniz
    Tuğçe
    Gold
    Omm
    Iam
    Observer
    Eğitim
    Dünya turu
    Nikah şahidim
    Kapıdağ
    ⏳Maslak acıbadem
    🔜 Gökçeada

  89. Ataşelim kalkman gerekiyor sorulara ve sorunlara hızlı cevap vermen lazım ben kime fırça atacağım hadi be Ateşelim

  90. Benim askerlik bitti Mustafa. Bugün eve döndüm.

    Seninde “atarsa doğan güneş”. Gariplerin, askerden dönmesini bekleyen aileleri gibi bekliyoruz seni.

    Hasretle, heyecanla.

  91. Müdür kalk, kalk! Sana yeni havadislerim var.

    Bugün Suna çok güzeldi bikere, öncelikle onu bil istedim 🙂

    Ve bugün çok merak ettiğim birisiyle daha tanışma fırsatı buldum. Kim olduğunu bildin mi?

    Senden defalarca atölye anılarını dinlediğim, malzeme bilgisinden, ustalığından bahsettiğin o meşhur peder ile en nihayetinde tanıştım bugün. Bir muhabbet döndü ki sorma.. Kromdan, pirinçten(pilav olan değil), avizeden girdik meyve kurdundan çıktık 🙂

    Haklıymışsın, bizim pederler epey benziyorlar yapısal olarak.

    Bir de bugün Urla’dan Umut Dikim geldi seni görmeye, baban kadar onunla olan anılarını da çok dinlemişimdir senden. Biraz kulaklarını çınlattık hatta. Daha bir kaç gün buralardaymış ama sen yine de bir an önce kalk bence, yeni maceralarınızı dinlemek için sabırsızlanıyoruz 🙂

  92. müzik dinlemeyi çok seviyorduk. kılavuzumuz tolga abi tabi.
    metallica, steve vai, joe satriani, slayer, antrax, iron maiden daha niceleri havalarda uçuşuyor.
    yine bir yaz gelmişim istanbula ya ramazan ya da kurban bayramı yaklaşıyor. tolga abide de sende de walkman var bende yok. plan, bayram harçlıklarını biriktirip düşük seviye, aramalı radyolu bir walkman almak
    neyse bayram geldi eller öpüldü harçlıklar toplandı manyak hasılat yapıldı.
    soluğu doğubankta senin tanıdığın bir tezgahın önünde aldık. aramalı radyolu dandik bişey almayı planlarken senin seçiminle dijital radyolu aiwa bir walkman aldık. mükemmel bişeydi.
    bel çantalarımız vardı. içerisinde walkman, yedek pil, kasetler olmadan dışarı çıkmazdık.
    bir de barış mançoyu çok severdik. bizde olmayan bir kaseti gördüğümüz anda hemen satın alırdık.
    çok güzel günlerdi.

  93. Sevgili Mustafa’m neredesin sesini uzun zamandır duymadım her ne kadar Sunam ile görüşsem de senin biraz istirahat ettiğini dinlenmen gerektiğini söylüyor. Haklısın çok yoruluyorsun bence bundan sonra kendini çoook yorma sen bize daha doğrusu biricik aşkina Suna’ma gereklisin onun gözlerindeki ümidi yitirmemelisin sen varsan hayat ona güzel olacak.Sizin ne kadar bir bütün olduğunuzu ben biliyorum ikinci baharınizı yaşayacaksınız,
    sevginiz daim ömrünüz uzun olsun.İnsallah Rabbimden en büyük isteğim bu.İnsallah… Hem bak ne zamandır da bana gelmediniz, hadi en kısa zamanda gelin de sevdiğin vejetaryen yemeklerinden yapayım😉🤗
    ablan Rabia

  94. Düşündüm de şöyle adam akıllı motor muhabbeti yapmayalı epey oldu, bir çok insanla motor muhabbetine girmeyi denedim ama nedense senle yaptığımız gibi keyif vermiyor be müdür.

    Benim WR duymasın ama artık hurdaya çıkmak üzere, 55 bine geldi gösterge, iyi gezmişim ama her gün yeni bir sorun çukartıyor bu günlerde. Yolda kalmaktan korktuğumdan kampa da gidemedim kaç zamandır.

    290cc big bore kit taktırmak için sana danıştığımda yamaha mühendislerinin yaptığı orijinal motordan şaşmamamı tavsiye etmiştin. Ardından da “macera istiyorsan dene” demiştin gülerek 🙂
    Tabiki denedim… 😀
    Macera istemesem bu motoru almazdım zaten, sen de bunu çok iyi biliyordun bunu söylerken.

    Sonuç olarak yine haklı çıktın, bir sürü uğraşıp yurt dışından big bore kit getirttim, artık en az 40cc daha güçlü hissediyordum! (Gümrük vergisi vs. o kadar para harcayınca aksini hissetmek mümkün değil zaten)

    Neyse, bir kaç ay sonra motordan hoş olmayan sesler gelmeye başladı, şuan da o sesler son demlerini yaşıyor müdür hissediyorum ne piston kaldı içeride ne piston yatağı… sen uyanınca sana da dinleteceğim zaten, bu maceradan dersimi aldım, yeni tavsiyelerini bekliyorum 🙂

  95. Selam Mustafa..

    Biliyorumki iyileşeceksin ve bu günleri hiç hatırlamıyacağız. Aramıza katılmanı iyileşmeni dörtgözle bekliyoruz..

  96. Hoppacık…

    Fatih’le çok fena kafalara girdik. Eşsesliler ve absurd karikatürler üzerinden çok gülüyoruz, arkadaşlar eş dostun bize deli gözüyle baktıkları oluyor, varsın olsun umrumuzda değil.

    Bazen level’ı çok yukarı çekip herkesi bezdiriyoruz.

    Sabah kahvaltı esnasında Demet açıkça bizi hiç anlamadığını belirtti.
    Tuğçe yarı uyanık halinde gülerek uyuyordu ama sanmıyorum ki bizi dinlemiş olsun. Dinlediğinde de ignore ettiğini açıkça ifade etti, etmiş olabilir.

    Burada durumlar böyle.

    Birazdan geliyorum yanına seni gıdıklamaya hazır ol.
    😘

  97. Kardeşim abinle nasıl bir tezgahın içindesiniz bilmiyorum. İyi kötü iki senedir tanışıyoruz, seni bir kere bu fotoğraftaki kadar yakışıklı gördüğümü hatırlamıyorum. Photoshop falan da bilen adamlarsınız insan ister istemez düşünüyor. Evdeyim ayaklarımı uzattım çekirdek çitliyorum. Aklında olsun sen birine bir şeyler yazacağın zaman bunu çekirdek çitleyerek yapma. Çünkü zor. Her cümlenin arasında hızlı hızlı çekirdek yiyorum, dudaklarım Angelina Jolie’ninkinden hallice oldu. Bisikleti yıkayıp story atmıştım, Ömer mesaj atmış. Dedim şimdi kesin ‘şunu şöyle yap bunu böyle yap diyecek’. ‘Noldu neyi yanlış yapmışım?’ dedim kızdı bana. ‘Naber diyecektim bi daha ses çıkarırsam s*ksinler beni’ dedi. Sinem mesaj atmış kaç kutu çikolata alayım diyor. Her bir çikolatanın fiyatını whatsapp’tan atıyor falan. Biz bu kadınla çocuk yaptık ama inan böyle bir karar verme süreciyle olmadı. Bak sana yemin ederim şu an 2 yıldır falan görüşmediğim, şirketten ofisboy bir abimiz facebook’tan bir fotoğraf gönderdi telefonum çın etti, korkuyorum açıp bakmaya. Hacklendi herhalde arada bizi de kaynatacak diye endişeliyim. Biz ne zaman bu telefonlara bu kadar teslim olduk Mustafa. İnan Adnan’ın sen yerine yanlışlıkla anneni taglediği günleri özlüyorum. Şu cümleyi başka bir sosyal platformda kursam g.tümü keserler o yüzden bu kapalı devre ortamlar bana göre. Tam benlik. Apple insanıyım Mustafa, android belirsizlikler bana göre değil. Tutarlı bir cihazda tutarlı işletim sistemi seviyorum. Ofiste cep telefonuma kaydettiğim fotoğrafı evde bilgisayarımdan şak diye açmayı seviyorum. Bu konfor için para harcarım güzel kardeşim. Sabah sürüşten sonra börek alıp Sedona’ya oturduk. Dün de tost aldık tostçudan. Oğuz et yemiyorum diye beni eleştirdi ben de ona ‘bak dostum only Allah can judge me’ dedim. Yani anlayacağın her şey bir şekilde yuvar teker devam ediyor. Az daha sabredeceğiz sonrası aydınlık. Öpüyorum.

  98. Hey bro,
    Az önce Sunayla geldik yanına. Suna’ya her türlü göz kırpması hareketlerini yapıyorsun ama bana tık yok. Bozuluyorum bak ufaktan..

    Naaptın o işleri?

  99. (Joygame İlk Tanışma – Mülakat Sorusu)

    M: – Doğayı, kampı seviyor muşsun CV’inde öyle yazıyor.
    Y: – İstanbul’da pek fırsat bulamıyorum ama ben Göcek’te yeşillikler içinde, deniz üstünde yelkenli teknelerde büyüdüm. Doğa’ya aşığım evet.
    M: – Motor kullanıyor musun?
    Y: – Hayır ama çocukluğum bisiklet üzerinde geçti.
    M: – Motor alırsan, kampa gideriz.

    (İşe Başladıktan Sonra)

    M: – Ne zaman motor alıyoruz sana?
    Y: – Bana göre değil ya, çok tehlikeli.
    —————————————–
    M: – Sen tam motorcu olacak adamsın. Hadi motor bakalım sana.
    Y: – Bilmem ki, olur mu acaba..
    M: – Dabi lan manyakmısın?!
    —————————————–
    M: – Naaptın o işleri?
    Y: – Hangi işleri müdür?
    M: – Motor diyorum, doğa diyorum, kamp diyorum…
    —————————————–
    M: – CRF alalım sana, sen endurans seversin.
    Y: – Bakayım. Kırmızıymış bu, başka rengi yok mu?
    M: – WR var, mavi beyaz.
    Y: – Bu çok güzelmiş, kaç lira bunlar?
    M: – Önce ekipmana para ayır, güvenlik daha önemli. Sonra da ehliyet ve eğitim.
    Eğitim benden, sen ehliyeti hallet yeter.
    —————————————–
    (Ehliyet sınavı geçilir, WR satın alınır ve ehliyet çıkana kadar iş yeri otoparkına park edilir. Ben ertesi gün dayanamayıp ehliyeti beklemeden motor ile eve gidip gelmeye başlarım.)

    M: – Sen motorla mı gidip geliyorsun eve?
    Y: – Şey, kem, küm…
    M: – Sana çok kızgınım. Nasıl böyle bir bilinçsizlik yaparsın?!
    Y: – Ama sınavı geçtim, ehliyet çıkacak zaten haftaya…
    M: – Motora ilk defa biniyorsun ve ehliyetsiz trafiğe çıkıyorsun, bunun şakası yok. Ya bir kazaya karışsan, bir yayaya çarpsan? Katil olursun göz göre göre…
    M:- Bir daha ehliyetsiz motora binersen sakın benim yanıma gelme. O kadar net söylüyorum.
    Y: – Hiç böyle düşünmemiştim müdür, çok haklısın ehliyet gelene kadar binmek yok söz.
    —————————————–

    M: – Ne zaman teker yapıyoruz? ….

  100. Mustafa napisın olm ya 🙂

    Geçen gün Aktalayboy ile sana geldik. On dakika görünür kaçarız dedik ama üç saat oturduk. Hatta orada mert ile romantik bir akşam yemeği bile yedik. Böyle bir yemekte bile kuru fasulye, bulgur yedi heyvan. Sonra Suna ile sohbet ettik. Samimiyetimize güvenip bir sürü anınızı anlattı. Elimizde nefis malzemeler var. Grupta çok zor günlerin olacak 🙂 Bazılarında biraz hüzünlendik!! Yok lan sadece ben biraz hüzünlendim, herkes gülüyordu. Elli yaşından sonra durduk yerde dramaqueen olunabiliyor (gruptan biri okursa bunun nerelere gideceğini biliyorsun). Yarın bayram. Bayram gibi olmasının esas nedeni senden güzel haberler geliyor. Daha ne bayramlar olacak, hadi…
    Öptüm gıdından 🙂

  101. masti olm ne zamandır şu plasti dip mezusunu merak edip duruyordum. bayram tatilinde halledeyim diye sipariş verdim geldi. kırmızı olsun 5 fazla olsun dedim. parlak kırmızı aldım. motoru kırmızıya boyayacağım. nasılsa sökülebilen bir şey diye kasmıyorum. beğenmezsem sökerim.

    anılardan devam

    sunanın vespiye atlamış sizin eve doğru gidiyoruz. (o alet de az kahrımızı çekmedi haa. iki tane 100 kiloluk adam bit kadar motorun üstünde 🙂 )
    o zamanlar bende motor yok kullanmayı da bilmiyorum sen kullanıyordun. birden köprü gibi bir yerde durdun.

    m: hadi sen kullan
    o: mal mısın olm nasıl kullanayım?
    m: halledersin sen
    o: geçtim öne sen arkada benim hareket etmeden önceki tepki GEBERMEYELİM !

    ne gülmüştün bu gebermeyelim lafına
    yıllarca geyiği devam etti
    hala görüştüğümüzde söylersin.

    Aptilimis seni seviyom lan

  102. Günaydın Mustafacım,
    Bugün Şeker Bayramı, öncelikle bayramını kutlarım. Talihsiz bir kaza geçirdin ve kısa bir süre dinlenmen gerekiyor. Bu arada da ben yıllardır yaptığım sporlar ve katıldığım yarışmalarda ilk defa bir derece elde ettim, Gelibolu triatlon yarışında yaş grubumda 3. oldum, ilk defa kürsü olunca bazı şeyleri de ilk defa yapma durumu icap etti haliyle 🙂 Mesela instagramdan bu durum için bi post yapmak yakışırdı.. Aileme, Karıma, iş’te beni idare edenlere vs derken aa dur lan bi dakka dedim, bu yarışta bisiklette vardı ve bana adam gibi bisikleti binmeyi, inceliklerini vs anlatan ve şu anda maalesef kısa süreliğine beraber olamadığımız Mustafa’ya hediye ediyim dedim.. Hem de bir enerji yaratırız diye düşündüm. Velhasılı ilk sportif başarımın hikayesinde artık hep sen olacaksın ve ömrüm boyunca unutulmayacaklar arasında da olacasın, bu da benim için ayrı bir mutluluk kaynağı olacak elbette. Bunları paylaşmak istedim seninle.
    Şimdi tekrar bayrama döneceğim.. Kardeşim inşallah bundan sonraki bayramları sevdiklerinle beraber sağlıkla, mutlukla, huzurla geçirmeni dilerim..
    Tekrardan geçmiş olsun der, bir an önce sağlığına ve sevenlerine kavuşmanı dilerim.
    Serdar

  103. Mustafa iyi bayramlar arkadaşım. Sizleri ikna etmeye çalıştığım ama bir türlü kandıramadığım GF stelvio dan döndüm. Stelvio da çığ tehlikesi var dediler yarış rotasını değiştirdiler bende uzun ortaya geçme cahilliğinde bulundum 😵 adını bile söyleyemediğim bir yere (mortiloro) çıkarttılar 🤮 çok şükür 140 km lik zor parkuru sonuncu bile olamadan bitirdim 😊. Bayrama üzerine oturmakta zorlandığım bir toto ile girdim ama olsun değdi. Aramıza döndüğünde GF stelvio fotoğraflarımı beğenmeyi unutma tamam mı. 🤗 Seni kocaman 😘 iyi bayramlar tekrardan.

  104. Abi burayı trollememek adına aklıma gelenleri başka bir yere yazmaya karar verdim. Zira geyik raddesi arşa çıktı burada. Fakat Tolga da yazmış çok fena bir muhabbet dönüyor aşağıda. Çıktığında beynini yakıcam, sen de “Yandı beynim keten helvam” diyeceksin. Öbür sayfayı da futi’ye linkledim.

  105. olm bugün tolga abi aradı biraz daha iyi olduğun haberini aldık keyfimiz yerine geldi.

    aklıma ne geldi?
    vestelin elektronik servisinde staj yapıyorsun. bende istanbuldayım. staj yaptığın yere götürmüştün beni sanırım beşiktaş civarında biyerlerdeydi. neyse binayı gezdirdin falan ondan sonra televizyonların tamir edildiği bölüme götürdün beni. sen de o bölümde çalışıyordun heralde. sonra tüpü değişecek bir tvnin yanına gittik. tabi o zamanlar tv ler tüplü 😀

    sen bana anlatıyorsun bu tv lerin tüpünde 27000 volt enerji var falan filan. tüpün üstündeki memeyi sökünce oraya sakın elini uzatma kolun uyuşur gibi uyarılar.

    neyse sen o memeyi söktün sonra iki tornavida marifetiyle bişeyler yaptın çat çut sesler çıktı ondan sonra tamam enerji boşaldı artık bişey olmaz. geç karşıma ikimiz tüpü tutup çıkaracağız dedin ve nasıl tutmam gerektiğini anlatırken ne olduysa oldu benim sol kol iptal 😀 15 – 20 dakika kolumu hissetmemiştim. 🙂

    o gün bu gündür elektrik – elektronik mevzularıyla işim olmaz 😀 bazı şeyleri zorlamamak lazım

  106. Melaba, yine ben!

    Tolga Ateşel sağolsun kendimi blog yazarı gibi hissetmeye başladım. Instagrama bile bu kadar girmiyorum son günlerde. Admin iyi iş çıkartmış, ama bir yandan da IOS cihazdan girmeyenleri mimliyordur diye kıllanmıyor da değilim 🙂 F*ck u Maykrosoft! (sakata gelmeyelim de)

    “Aklın başka bir şey ile meşgul iken motora binme” dersin ya hep. Sabah akşam aklım hep sende be müdür, seni henüz göremesem de her fırsatta yanına gelmeye çalışıyorum. Geçen gün Ataşehir’de ofiste acil işim var diye evden çıktım, nasıl oldu anlamadan bir baktım ikinci köprü yolundayım. Önce bir korktum, köprü yoluna kadar tamamen iç güdüsel olarak sürmüşüm çünkü, ofise gidiyorum güya.. Aklımı toplayınca dönüş sapağına doğru bi baktım, sonra yemişler acil işini dedim açtım gazı sana doğru…

    Gazlıyorum sana doğru, görüyorsan gel birazcık sola doğru müdür 🙂
    İşte bunlar hep Fatih’in üzerimizdeki etkileri, Tolga Ateşel’den sonra bugün Umut Dikim de kapmış virüsü,
    kelime esprileri hız kesmeden devam ediyor aşağıda.

    Sen yukarıda odanda, biz hemen aşağıda Caribou cafe’deyiz ama açıklayamadığım bir şekilde bizi hissettiğini biliyorum. Suna bahsediyordur en azından, yada Suna’nın enerjisinden hissediyorsundur aşağıdaki bizi. Her geçen gün güzel haberlerini de alıyoruz, Suna’ya hafiften kaş göz yapıyormuşsun mesela 🙂 Suna ile seni ilk tanıdığımda “Bu ne güzel bir adam, Suna’yı öyle seviyor ki içindeki aşk dışına vuruyor ve bunu kimseden de saklamaya çalışmıyor” diye düşünmüştüm. İşte bu aşk seni sapasağlam ayağa kaldıracak müdür, öyle kaş göz yapmayla duramazsın sen biliyorum 🙂 öpüldün…

  107. O değil de hastaneye lavanta özlü kolonya ile ziyarete geldim almadılar beni içeri, niye anlamadım. 🙂

  108. Mustafacım sabahtan bulusup Tolga, Devrim, Daşgın birlikte Şile-Teke-Darlik biraz gazlayıp oradanda sana ziyarete geldik. Klasik her zamanki gibi aşağıda Caribou’da kahvemizi içip seni çekiştiriyoruz. Hadi artık sıkılmadın mı in aşağıyada 2 muhabbet edip hasret giderelim 😀

    Lan bu arada geçen bayramın 1.günü Özlem ve Beliz’le geldik bayramın 1. günü şerefine senin yanına ben girebilirmiyim diye sordum Suna izin vermedi haberin olsun 🤣 galiba seni alır motorla çıkarırım diye korktu herhalde😇.

    Bu arada simdi Tolgayla konuşurken fark ettim ki ben yorumlarda 3. Sıradaydım sonra cebren ve hile ile Suna’nın mesaj torpil yapılarak en üst sıraya alınmış 😜 sonra laf söz olmasın Mustafammm

    Bak birde senin için poz verdik 😘

    https://www.dropbox.com/s/tgieekw8gbfyfu8/Photo%207.06.2019%2017%2004%2003.jpg?dl=0

  109. Abisi,

    Bugün itibariyle durumlar iyi, değerlerin de yerli yerinde. Zaten gelip kulağına da sesleniyorum kalp ritmini tansiyonunu filan. Aksiyonunu bekliyoruz..

    Ziyaretçiler de sağolsunlar bizleri hiç yalnız bırakmıyorlar.

    Bugün itibariyle Moto tayfadan;
    Sadun, Daşgın, Tolga, İlker, Devrim geldi.
    Ardından Zeynep ve Selin..

    Bisiklet tayfadan Adnan geldi.
    Mert ve Aydın da dün uğradılar.

    Ahmet Kermen ve Senem şu an buradalar.

    Her ekip ayrı bir sohbet konusu seçiyor, değişik bir kaynaşma oluyor.

    Fatih, Tuğçe, Umit, Demet, Nilay her fırsatta buralardalar zaten tahmin edersin 😉

    Bugünlük durumlar böyle 😘

  110. Gözlerimi kapattım, biraz geçmişte gezindim bugün müdür.
    Senle ilgili o kadar çok akıldan çıkmaz kelimeler, anılar birikmiş ki gülerek açtım gözlerimi 🙂
    Hatırladıklarımdan sadece bazıları:

    – Nabermiş?
    – Mustafa Bey, neden viraj?
    – Dinle bak, GS geliyor. – Sulu mu susuz mu?
    – Yarın teker döner.
    – Uçmakdere, Kastro, Sardalı(Sardala), Kilimli, Hacıllı, Gökçetepe, Ant Camping
    – Bu motorlarla? İstanbul’dan??
    – oo çubuk kraker. Alırım bi dal.
    – Infected Mushroom
    – Veri vell
    – Faken şeet
    – Efso
    – Fiti fiti..
    – Hanimiş Werbungs?
    – Switte ayı gibi reklam var
    – Kahrolası ganallar banlanmış
    – olsun.. ağzımıza sağlık 🙂
    – Endurans
    – Adventure
    – Animal’e götürme motoru.
    – Adv Kit
    – Fiberglass
    – Carbon Fiber
    – Suna’ya polyester getirecektin. – Ahh yine unuttum, söz bidahakine..

    Şuan senin de bunlara benzer şeyler gördüğünü, duyduğunu biliyorum.
    Öyle bir yerleşmiş ki beynimize, aksi imkansız.
    Benim gibi sırıtarak gözlerini açman kaldı bi tek geriye.. Hadi 🙂

  111. M: Feribooot!
    U: Kaç kişiyiz?
    M: ikiiie!

    Oğlum çok kalabalığız lan, hep beraber zıplasak odandan hissedersin valla 🙂

  112. Mustafa kardes,
    Sayfayi bukmark atmisim, aciyorum es,dost muhabbetline bakiyorum, super geyikler(pardon insanlar) varmis ben kacirmisim sizin o geyikleri… admin getigini biliyorum ama, onun yeri ayri, “Ren o”

    Simdi bisikletin yanindan da gectim, sinirli bir sekilde boynu bukuk bakiyordu, hakli, daha disari cikarmadim bu sene trainer de duruyor.
    Onu bi disari cikartiim diyorum.

    Sevgiler

  113. Sevgilim, bu gün artık tatilin son günü, öyle oda da yatarak benim taleplerimden yırtarım sanıyorsan, büyük yanılıyorsun haberin olsun.

    Şimdi, yeni hafta ile aksiyon almaya başlayalım,
    – Öncelikle sen şu ateş işini sabitleyip, ideal ısı da kalıyorsun.
    – Ödemi de sıfırlıyorsun. Bi kere tomografin cillop görünüyor,
    – Hemen akabinde çok net tepkiler bekliyorum mesela, seni seviyorum dediğim de gözlerini açıp gülümsüyorsun.
    – Hop ordan ben de diyorsun. Muhabbetin sohbetin dibine vuruyoruz. Biraz da sevinçten duygulanabiliriz, sorun değil.
    – Eee bunun üstüne eş, dost Caribou da parti yapıyor. Biz de oda dan FaceTime katılıyoruz.
    – Böylece haftalık hedefimize ulaşıyoruz.
    😘❤️🧿

  114. Mustafa’m canım seneler geçmiş gibi seni çok özledik bir an önce seni görmek sesini duymak benim açımdan çok iyi gelecektir
    Sunam’dan her geçen gün iyi haberlerini alıyorum biz bı bayram geçirdik fakat senin dönüşün muhteşem olacak bayramı seninle yaşayacağız İnşallah
    Bitaneni ( Sunam’ı )daha fazla sensiz günler geçirmesine müsade etme Rabbimin izniyle bir an önce onun yanında ol… Hadi,hadi bekliyoruz…ablan

  115. Hocam

    Artık kalk cok yattın bak okadar antremandan sonra olmaz bu. Güçlü adamsın bir an önce kalkmanı bekliyoruz cok alıştın yatmaya kalkta artık bir saros keyfi yapalım Kanat Hocam , Suna abla hep beraber.

    Tatil bitti haydi artık..

  116. Müdür az sonra geliyorum yanına. Haberler iyi. O arada başka anlatacağım bişey var komik.

    Suna geçen gün bişey anlatıyodu, amerikadaki amişlerden bahsedecekken, hatırlayamadı, biz de bulmaya çalışıyoruz acaba neyi arıyo diye, o anda bir özgüven patlamasıyla “amipler” diye bağırdı, çok güldük 🙂

  117. Doğayı sev, ağacı koru, Suna’yı öp! 🙂
    (Suna densiz benzetmelerime gönül koyabiliyor genelde ama bu sefer affeder bence 🙂 yeter ki sen Suna’yı öp müdür.)

    Bugün Umut sağolsun iyi haberlerini iletti, MR sonuçların anladığım kadarıyla temizmiş, hatta klinik tepki gözlendiğini söylemiş doktorlar ilk defa! Kaç gündür bu kadar sevinmemiştim. Senin için küçük, bizim için büyük adımlar bunlar..

    Fazla uzatma artık, çok özledik diyeceğim ama sen kendini iyi tanırsın, yağını suyunu kontrol etmeden, vidalar gevşemiş mi bakmadan yol yapmazsın 🙂 Bu sürede iyi dinle vücudunu, organlarını.. Kendini hazır hissettiğinder biz buradayız, gözümüz de hep üzerinde..

  118. Bir OMM eğitiminde tanışmıştık hocam seninle. Birkaç kez de etkinliklerde birlikte sürdük. Çok sohbetimiz olamadı ama haberi duyunca çok üzüldüm. Facebookta sürekli olarak görüyordum bisikletle ilgili paylaşımlarını ama böyle bir olayı yaşadığına inanasım gelmedi. Onur Çakı’ya yazdım, ne oluyor diye. Her gün burayı kontrol eder oldum. En kısa zamanda o eski güzel günlere dönmen dileğiyle.

  119. bir kaç gündür yazamadım ama sürekli seninle yaşadıklarımız aklımda. hangilerini seçip yazsam karar veremiyorum bazen. artık çocukluk anılarını bir kenara bırakıp sunanın da katıldığı zamanlara geleyim dedim. yakında gözlerini açtığında bunları ya sana suna okur ya da kendin okursun.

    ben ankarada yaşadığım için seninle sadece yazları 3-4 ay geçirebiliyorduk. yıl boyu görüşmeyip yaz tatilinde bir araya geldiğimiz için her zaman vaktimizi hep dolu dolu geçirirdik. ergen zamanlarımızda bile hiçbir zaman karşı cinsle ilgili hiç muhabbetimiz olmazdı. müzik, arşiv, hobiler, bisiklet, motosiklet bunlar bizim için vazgeçilmezdi. senin benimle kızlar hakkında ilk konuşman sunayla evleniyor olmandı 🙂 hadi ben yine züleyha ile ilgili sana bir şeyler anlatırdım ama sen hiçbir şey söylemeden direk evlenme moduna girdin. bana bunu söylediğinde çok şaşırmıştım. olm daha hiçbir kızla bile çıkmadın ne evlenmesi falan gibi bir tepki vermiştim sanırım 😀

    nikah şahidin benden başka kimse olamazdı zaten. e bir de gelin arabası lazım. benim 92 ford ne güne duruyor 🙂 kalktım geldim istanbula senin saçlar belde kulakta küpeler, benim saçlar belde kulakta küpe. olm kız istemeye bu saçlarla mı gittin diye sorduğumda şu söylediğin laf hala aklımda. olm saçlar belde hacıdan kız aldım lan 🙂 :d ben soruyorum küpeler? yok küpeleri çıkarmıştım 🙂

    nikahtayız. damadın saçlar uzun şahidinin uzun 🙂
    nikah salonunda nikah şekeri yerine dağıtmış olduğunuz çam ağaçlarından aldıklarımdan biri bizim eski evin bahçesinde biri de züleyhaların bahçede yemyeşil büyüyor. arada sırada gittiğimde suluyorum.

    bizim nikahı sonra anlatırım 😉

  120. Hopp, dün rüyamda gördüm seni, birlikte ağaçtan kayısı topluyorduk. Biz aşağıda sensiz yedik diye canın çekti herhalde 🙂

    -Bir Kayısı Rüyası-
    İki kafadar atlamışız motorlara, sürmüşüz yine insanlardan uzağa, doğaya, huzura.. Çok da uzaklara sürmemişiz gerçi, teke-pınarlı taraflarına benzer biyerler olmalı.

    Sende ne motor var tam hatırlayamıyorum o kısmı ama endurans olduğu kesin. Yoldan çıkmışız, dağ, toprak derken kimsenin olmadığı yeşillik bir alana varıyoruz. Konuşmadan anlaşmış gibi motorları yan ayağa alıp kaskları çıkarıyoruz. Ben hemen yakındaki bir kayısı ağacını fark ediyorum, güneşte rengi iyice kızarmış miss gibi kayısılarla dolu tüm dallar.

    Hemen bir tane koparıyorum, gözüm bir üst daldaki daha kırmızı olanlarda ama sen boy avantajını kullanarak benden hızlı davranıyorsun. Kaptırdım kırmızıları diye içim gidiyor 🙂 neyse ki benle paylaşıyorsun.

    Günün sonuna doğru başka bir alanda ahşap piknik masalarından görüp duruyoruz yine. Masanın oturma yerlerine oturur oturmaz bir gariplik hissediyoruz, yapış yapış birşeyler var oturduğumuz ahşap bankın yüzeyinde. Elimi sürünce anlıyorum ki ahşapın üzerinde kurumuş kayısılardan kalınca bir tabaka oluşmuş 🙂 kafaları yukarı doğru kaldırınca yine başka bir kayısı ağacının tam altında oturduğumuzu anlıyoruz.. zemine düşüp kurumuş gün kurularının tadına bakıyoruz, ne kayısı yedik be diye goy goy yapıyoruz 🙂

    Böyle değişik bir rüya gördüm işte müdür, uyanır uyanmaz da google’a “rüyada kayısı görmek” yazdım hahah 🙂

    Mevsiminde kayısı görmek şans, bereket ve müjdeli haber demekmiş, tam da kayısı mevsimindeyiz!
    “Rüya sahibinin rüyada ağaçtan kayısı koparıp yediğini görmesi kişinin alacağı müjdeli bir haberin tüm aile bireylerinin sevindireceğine rivayet eder.”

    Hadi bakalım, dinimiz amin..

  121. Mustafa selam,

    Bi GS alayım diyorum artık. Çift eksantrik olan 2012 modeller iyi diyolar. Du bakalım, temizini denk getirirsem yapıcam bişiler.

    Geçen akşam da müsait olur gibi oldum da ugrayayayim dedim gene bi ama oğlan uyumadı bi türlü. Onu uyutayım derken de geç oldu. Hafta içi bi akşam gelicem inşallah.

    Ya o diil de biz hamama gitmiştik ya dimi Fatih, sen, ben. Hangi hamamdı o? Aklımda kalmamış hiç. Onu bi daha şeetsek ya müsait vakitte. Hadi bekliyoruz.

    Öpüyorum çok.

  122. Sevgili Mustafa kardeşim.
    Gençsin ,dinamik ve güçlüsün,Hayata bağlısın.Bu geçici durumu atlatacağına inancım sonsuz .Bekliyoruz,daha birlikte yapacağımız çok yol var.Bugün babalar günü,günümüz kutlu olsun.İki gün önce Suna ile görüşmemde söylediğim gibi ilk gezimizde sizin yediğiniz yemeklerden yiyeceğim gezi boyunca.Hadi bakalım,seni bekliyoruz.

  123. Sevgili Mustafa Hoşgeldin (Uyanir uyanmaz okuman için)
    Kısa bir ara vermek istedigini bilseydik Avrupa ya sür derdim.Olsun bu da gecti demek istiyorum şimdiden
    Sevdiklerini boyle deneme bir daha.Ömrün uzun ve sağlikli olsun kardeşim.
    Suat

  124. yine bir vakit benim meşhur bordo ford taunus la istanbula gelmiştim. (hani sizin gelin arabası olan 🙂 ) suna sen ben avrupa yakasında biyerlere gidip gezmiştik. sanırım bir cuma akşamıydı. sonra sunayı tuzlaya eve bırakmak için karşıya geçme çabalarına başlamıştık. yağmurlu bir akşamdı. meşhur istanbul trafiğinde dur kalk ilerliyorduk. daha sonra amcanın biri yan arabadan lastik patlamış diye bizi uyarmıştı. köprü yolunda lastiği yanaktan nasıl yardığımızı halen anlayabilmiş değilim. neyse zar zor arabayı emniyet şeridine çekip ıslana ıslana lastiği değiştirip sunayı eve bırakmıştık.

    dönüş yolu bambaşka bir hikaye
    bir yandan yağmur yağıyor, arabanın içi bunaltıcı. camı açıyoruz ıslanıyoruz camı kapatıyoruz terliyoruz, iki ucu boklu değnek. en sonunda üstümüzdekileri çıkarıp atletle yolumuza devam etmiştik. etraftaki arabalar cins cins bize bakıyorlardı. yanlış hatırlamıyorsam dönüş yolu 4.5 saat sürmüştü.

    ondan sonra sunayı hiç arabayla eve bırakmadık 😀 😀 😀

  125. masti aklıma ne geldi oğlum? hatırlayınca sana yine sinir oldum. istanbulda geçirdiğim en sıkıcı yaz tatiliydi

    bir yaz yine istanbula gelmişim, ne alakaysa o yaz tarabyadaki kefeliköy meze evinde çalışmaya başlamışsın. geliyodum dışarıdan sana bakıyodum. kırmızı önlüğü taktığında çok komik oluyodun. 😀

  126. Abisi,

    Sana bir maceramı aktarayım.

    Perşembe günü Nilay’ın diş fena ağrımaya başladı, palas pandıras Tuçi’nin eniştesi (dişçi biliyorsun) oraya randevu alındı. Ben ofisten fırladım geldim aldım Nilay’ı hastaneden, fırladık gittik Nişantaşı’na. Bu arada bi sürü telefon mesaj trafiği geliyor, neyse deli bir trafikle mücadele, kusmuk Nişantaşı trafiği. Neyse aradan geçtik gittik bi şekilde delirmeler oldu tabi az biraz.

    Tam çapraz konumlanmış 2 Deriden mağazasının orda bi yerde foş diye alttan bi su boşaldı 🙂 Baktım turuncuyla toprak rengi bişi, dedim soğutma suyu heralde. Çektim kaldırıma gittik dişçiye. Neyse Nilay afacanının 20’lik diş infilak, çekilmeli tabi ama hemen değil çünkü apse var, yani kolay kurtulamıyor. İlaç filan verildi onu kullanacak 5 gün sonra gelecek huzur. İki de kaplama patlamış onlar da değişecek, masraf büyük, gözyaşları sel ahaha 🙂

    Bu arada ben birkaç telefon görüşmesi, bi sürü mesaj, seçim için CDN işlerini düzene koymaya çalışıyorum whatsapp ağlıyor 😜. Bi de DAI işi çıktı başımıza (dynamic ad insertion) onunla ilgili mailleri okuyorum yanıtlıyorum vs. Neyse işler yoluna girdi, Nilay’ın muayene de bitti.

    Neyse döndük sonra Vespa başına, aradım Tamirhane Onur’u dedi ki üstten su doldur öyle gel. Doldurduğum su aynen aşağı iniyor. Aradım tekrar “bu su filan durmuyor, ne yapayım?” öyle sürme, al sana çekici telefonu ara yükleyip getirsinler. Eyvallah dedim kapattım. Aradım çekiciyi “abi biz Gölcükteyiz şu an, akşam 20:30’da gelebiliriz” OK dedim kapattım.

    Sonra Nilay’ın aklına geldi bizim Burkan’dan yaptırdığımız trafik sigortanın free araç çektirme promosyonu vardı. Aradım Burkan’ı dedim “nası yapıyoruz?” Filanca numarası ara abi, gelsin çeksinler şeklinde yol gösterdi. Aradım. Kayıt kuyut aldılar, sonra biri aradı, dedi 1 küsür saate gelirim. OK dedik açlıktan ölüyoruz girdik Barış büfeye tabii döner bitmiş, tost söyledim, Nilo afacanı çizburger + sosisli patlattı.

    Neyse çekici geldi, Nişantaşı akşam trafiğinde tüm trafiği bloke ettik, polislerin Vespa’ya dalga geçmesi eşliğinde GTS’i yükledik. Bi yandan düşünüyorum bu adam bu motosiklet taşıma işindan anlamıyor galiba diye. Sonra dedim “nasıl bağlayacaksın?” adam dedi “abi halatım yok” içimden dedim “ulan niye geldin o zaman?” bi de diyor ki “abi ben böyle yavaş yavaş giderim” dedim “olur mu? 100 metre kalmaz devrilir ve acaip bi masraf çıkar, halat yoksa iptal, indirelim 🤬” acaip gıcık oldum, mecburen geri indirdik kenara park ettik. Mecburen diğer çekici çağırıldı, o da 20:30 gibi gelecek, eve gittik, yapış yapış olduğumuz için hemen bi duş, sonra Nilo’nun Vespa’ya atladık tekrar Nişantaşı…

    Araya kısa bir Coffee Department kahvesi bile sıkıştırdık. Sonra çekici geldi, yükledi GTS’i, biz de atladık Tamirhane’ye doğru, yolda Nilay’ın diş birden ağrı zıplaması yaptı kıvranıyor, Migros’a uğradık Listerine alması gerekti. Bi yandan kaskı çıkartmaya çalışıyor bi yandan Listerine’i açıyor, sonra bi ağız çalkalama ile toparladı biraz. Çekici bizden önce gitmiş tabii, adam arıyor “abi nerdesiniz?” 🙂 dedim “geliyoruz”. Tabi Tamirhane kapanmıştı, önüne park edildi, anahtar komşu bina güvenliğine bırakıldı, ordan LX’le fırladık geldik seni görmeye 😘

    Bugün cumartesi, seçim sitesi CDN işleri ve Puhu migration App service işlerini halletmeye çalışıyorum, oldu gibi. Yaklaşık 40dk önce Tamirhane Onur’dan mesaj geldi, 2 saat sonra hazır diye. Aşağıya fotoğraflarını ekliyorum.

    https://www.dropbox.com/s/tm4t9gav0ch8398/Photo%2022.06.2019%2012%2006%2024.jpg?dl=0
    https://www.dropbox.com/s/b686hhl3ivvifia/Photo%2022.06.2019%2012%2006%2023.jpg?dl=0

    Kips 😉
    Tolga

  127. Mustafa selamlar,
    Her gün bütün içtenliğimle senin iyileşmen için dua ediyorum. Her gün aklımdasın dostum. Umarım çabucak ayağa kalkar yeni İstanbul’un keyfini çıkarırsın .
    Her şey sen kalkınca güzel olacak.

  128. ben de biraz duygusala bağlayacağım şu an

    30 Nisan 2003 Askerden geldim. biraz dinlenelim, gezelim falan filan derken 2 falan geçti. artık iş bulma vakti geldi. iş arıyorum adam gibi iş bulamıyorum. önceden çalışmış olduğum yerlere

    uğruyorum, gel diyorlar ama maaş düşük, sigorta? yapmayız falan gibi cevaplar alıyorum.

    arada seninle konuşuyoruz.
    sen: oğlum istanbulda olsan … (o dönem sen TTN de tasarım ekibini yönetiyorsun)

    böyle böyle derken işsizlik sürem 8 ayı buldu

    bir gün seninle telefonla konuşuyoruz
    sen: oğlum çık gel istanbula ben sana photoshop öğreteyim. tasarım yapmayı öğreteyim bizim şirkette çalış. bizim elemana ihtiyacımız var sen orada iş bulamıyorsun. sunayla konuştum ben, bizde

    kalırsın.

    ben: oha olm nasıl geleyim istanbula, gak-guk, vırt-zırt. apıştım kaldım birden.
    nasıl sizde kalayım olm 1 gün 2 gün değil ki bu

    sen: sunayla konuştuk biz sorun yok.

    ben: züleyhayla bi konuşayım bakalım o ne diyecek?

    züleyhayla konuştum hiç düşünmeden tamam git dedi. apar topar hazırlanıp istanbul yoluna düştüm. bu sefer gezip tozmak için değil. iş öğrenip çalışmak için.

    o zaman bulgurluda oturuyorsunuz. dipdeki köşe odadaki yer yatağı benim.

    hızlandırılmış photoshop dersleri hemen başladı. çat pat kullanıyorum. ttn de işe başladım. senin de desteğinle dijital katalog tasarlıyoruz. o kadar çok iş var ki gece gündüz çalışıyoruz.
    hergün bulgurludan yenibosnaya gidip gelmek ölüm, ama olsun mutluyum. servisin arka dörtlüsü gökhanla benim 😀 servise biner binmez uyuma moduna giriyoruz. servisi kaçırdığımda saat 11 den

    aşağı işe varamıyorum 🙂

    çalışma ortamımız çok güzel. neşeli bir ortam var. patronumuz enis bey bize hiç karışmıyor. biliyor ki ne yapıp edip yetiştireceğiz.

    hiç unutmuyorum bir gün yine sabahlamışız. enis beyin odasındaki ikili koltukta uyuyorum, ayaklarım enis beyin masasının üzerinde (malum benim ikili koltuğa sığmam ihtimal dahilinde değil)
    sabah gözlerimi bir açtım enis bey gelmiş laptopunu açmış ayak ucumda çalışıyor. 😀

    aralardaki anıları ayrı yazarım yoksa yazı çok uzayacak.

    bu şekilde yaklaşık 1 yıla yakın ağırlıklı sizin evde kalarak ve ttn de çalışarak geçti. artık ankaraya dönmem lazım. malum evlilik hazırlıklarımızın çoğu tamamlandı. artık kız isteme safhasına geldik. ama

    ben hala istanbuldayım. işten ayrılacağımı söylemek için enis beyin yanına gittim durumu anlattım
    enis beyin cevabı

    ozan ben ankarada 40 yılımı geçirdim. ankarada ne uzarsın, ne kısalırsın. oradaki evini sat sana buradan bir ev alalım eşinle birlikte buraya yerleşin.
    mantıklı gibi geliyor fakat çok zor bir karar. züleyhayla konuştum. düşündük taşındık bunu yapamayacağımıza karar verdik.
    tekrar enis beyin yanına gittim. istanbula yerleşemeyeceğimizi anlattım. o da bana dedi ki madem ankarada yaşamaya kararlısın o zaman kardeşim enginin bir projesi var onunla çalış.

    koysepete.com diye bir e-ticaret sitesi üzerinde çalışıyor. engin beyi ttn e gelip gittiği için az çok tanıyordum. numarasını aldım ve istanbuldan ankaraya dönüş yaptım ve koysepete.com da işe başladım.

    aralardaki güzel anıları sonra yazarım. çok fazla uzatmaya gerek yok.

    ankaraya gelip koysepete de işe başladığım günden beri hayatımı e-ticaret yaparak kazanıyorum.
    sana ve sunaya vefa borcumuz çok büyük. hayatımızın kesişim noktasında zor durumdayken bize elinizi uzattınız. hakkınızı ödeyemeyiz.

  129. Baban gençlik hikayelerini anlatıyor bro. “Çamur İzzet” derlermiş gençken. Haksızlığa tahammül edemeyişin nerden gelmiş belli oldu 🙂

    Gözünü açıp anneni takip etmişsin, haberi geldi. Hadi bekliyoruz bro.. az kaldı.

  130. Derebaşı Virajları
    Sevgili Mustafa,
    2019 Temmuz’un 12’sinde tekrar gidiyoruz yayla yollarına. Sen de varsın grupta. Bu kez Kemaliye Karanlık Kanyon’dan başlayacağız. 2017 yılında başımıza gelenlerden sonra, bir kez daha bu yollardan geçmek isteyeceğimi düşünmemiştim. İnsanoğlu garip, eziyeti de özlüyor 🙂

    Derebaşı ve Soğanlı Geçidi’nin ilk 2016 yılında TRT Belgesel’de seyretmiştim. Dünyanın en tehlikeli yollarından biri diye bahsediliyordu programda. Yetmiş dereceden fazla eğimli, tek seferde dönülmesi zor olan 13-14 viraj. Yılsonuna doğru kıyıya inmeden yapacağımız yayla rotası hazırdı. En zorlu ve bir o kadar da keyifli yeri ise Derebaşı olacaktı.

    2017 yılının sıcak bir Temmuz günü virajların dibindeki dere kenarında mola verdiğimizde, üzerimizde Sultan Murat Yaylası’ndan oraya kadar olan yolun yorgunluğu vardı. Üstelik Sultan Murat’a da Zigana’dan başlayarak ancak gece yarısı ulaşabilmiştik. Dönsek mi diye düşündük. Bununla birlikte dönüş yolu da rotayı uzatmakla kalmayıp, belki de daha zahmetli olacaktı.
    Dere kenarındaki kolum kalınlığında su akan boruda yüzümüzü yıkayıp, kafamızı ıslattık. Bir baktım Hamok Antakya’nın gözü kara motorcusu sevgili Sıtkı atladığı gibi çıkmaya başladı virajları. Ardından Devrim, Mehmet Çulcu(sabah geçirdiği kazada çatlayan ayağıyla); Mustafa Kara. En yukarıda kayalık bir yer var; tüm virajları keyifle seyrediyorsun. Çıkıp oraya uzandılar.

    Geçen sene Kastro ‘da tanıştığın Rıza Kaptan’ı hatırlar mısın. Elbette hatırlarsın, bir tanıyan bir daha unutamaz; o denli renkli bir insan. Çok severim. Günlerin verdiği yorgunlukla motoru bırakıverdi bir virajda. Bana seslendi. Hiçbir şey olmamış gibi gitti gölge bir yere oturdu; toprağa yaslandı. Yaktı sigarasını. Güzel bir küfür etti yanına geldiğimde. 🙂 Ne işimiz var burada diye. Motoru kaldırmak için uğraşıyorum; kalkıp yardım etmiyor. Ne yaparsan yap; ben oturacağım; diyor. Sonrası daha güzeldi. İstediği yere kadar kullanıp bıraktı motorunu. Ben ve Tümer önce kendi motorlarımızı çıkardık; sonra yürüyerek dönüp…. İyi ki Sultan Murat Yaylası’nda Ahmet dayının sütlacını yemişiz; yoksa enerji mi yeter bu eziyete.
    Bir de başka bir kahraman daha vardı; MT10 ile buradan çıkmayı başaran Mehmet Okay.

    İçimizdeki çocuğu yaşatmaya çalışırken, geçirdiğim güzel zamanlardan biriydi o anlar. Ziyaretine geldiğimde, virajların sonundaki tepeye çıktığımızda çektirdiğimiz pozu gösteririm. Yok böyle bir keyif.

    Dilerim seninle de birlikte gideriz bu yayla yollarına. Hiçbir Karadeniz rotasına benzemeyecek, söz veriyorum.

  131. selam kardeşim,

    perşembe günü akşamı işyerinden arkadaşım Yasinle yanına geldim. Geçen istanbula gelişimde tanıştırdığım arkadaşım, hatırlarsın. baya toparlanmış gördük seni, sevindik. cuma gece de tekrar ankaraya döndük. dün gece yattım rüyamda seni gördüm lan. (hayırdır inşallah) yine bir iş için istanbula geliyorum. gelmişken mustafaya uğrayayım diyorum. hastaneye bi geliyorum. hazırlanmışsın çıkıyorsun hastaneden. sunayla bişeye gülüyorsunuz. 10dk sonra gelsem göremicem seni. üstünde tommy veya us polo renklerinde bir t-shirt vardı. acayip seviniyorum. sarılıyoruz hasret gideriyoruz.

    sabah baya keyifli uyandım sayende.

    hadi kalk bebe artık… 😀

  132. Müdür yine açtım arayı,
    işlerden dolayı ne yanına gelebildim ne de buraya yazabildim uzun zamandır.

    Haftasonu yanına gelirim diye plan yapmıştım ama o kadar işin üzerine bir de hasta oldum, o halde gelip kimseyi hasta etmek istemedim.
    Ama hasta hasta zincir değiştirdim haftasonu, biraz maceralı geçti onu anlatayım sana 🙂

    (Buradan sonrası ağır motosiklet muhabbeti içerir, çıkışlar soldan) 🙂
    Şimdi benim wr290’nın zincirinde uzun zamandır ciddi ses çıkaran bir zincir buşluğu, zincir esnemesi vardı. Bir D.I.D. zincir 500 lira olduğu için de erteleyip durdum zincir işini 🙂

    Sonra baktım bu iş böyle olmayacak, cep yormayacak D.I.D. dışında bir zincir aramaya başladım. Ve aradığım zinciri birkaç telefon görüşmesi sonrasında Ümraniye’de Motoaktaş’ta buldum. Hem altın rengi, hem de fiyatı 200 TL yanlış hatırlamıyorsam 🙂 ama bir sorun var tabiki, satın aldığım zincir 120 bakla ve onu 108 baklaya kısaltmam gerekiyor. Motoaktaş durur mu, hemen bakla sökme aparatını çıkarttılar, o da bir 30TL tuttu 🙂 230 TL ödeyip, tas tamam atölyenin yolunu tuttum.

    Atölyenin sokağına motoru park edip eski zincire spiral ile giriştim, elim spiral’e alışık olduğundan zincir sökme aparatı aklıma gelmedi bile, neyse ki hızlıca tertemiz kurtuldum eski zincirden. Büyük bir heyecanla yeni zincirin paketini açtım, mis gibi çipil çipil parlıyor 🙂 hemen ön dişliden geçirdim zinciri, iki ucunu arka dişliye oturtup fazla baklaları sökeceğim tam. Ama o da ne? zincir kesinlikle arka dişliye oturmuyor. O kadar büyük fark var ki, dişler zincirin boşluklarına denk gelmiyor.

    Büyük bir hüsrranla zinciri mi yanlış aldım diye kontrol ettim, baktım 520, zincir doğru.
    Arka dişlinin ahı gitmiş vahı kalmış ama yine de dişliye hiç toz kondurmuyorum, çünkü biliyorum ki bir 500 TL daha böyle usul usul çıkacak cebimden 🙂

    Neyse, motorla sokağın ortasında kalakaldım elimde zincirle. Yani o dişli ya alınacak ya alıncak başka yolu yok. Hemen Nazım geldi aklıma, onu aradım “bende var ama ön arka dişli takım alman lazım, yoksa zinciri bozarsın” dedi. Yani bunu daha önce de Yamaha’nın tırt ustalarından duymuşluğum var ama onlara zerre güvenim olmadığından bunu hep “beni yolmaya çalışıyorlar” olarak yorumlamıştım. Nazım’dan duyunca işler değişti, kısa süreli tanışıklığımıza rağmen ustalığına ve dürüstlüğüne gerçekten güvendiğim tek usta çünkü.

    Hemen dişlileri söktüm, taksiyle Nazım’a gittim. O dişliye bakıyoruz uymuyor, bu dişliye bakıyoruz uymuyor bi türlü vida delikleri. Model farkından dolayı uygun dişli çıkmadı, yine kaldım ortada 🙂 Nazım ” bugün çözmen gerekiyorsa hemen Latif’e git istersen kapatmadan” dedi. Hemen başka bir taksiye atladım, Enduro Market Latif’e gittim. Taksiden küçüksu caddesinde indim, iki adım yürürüm dedim sokağa kadar.
    Bi gittim ki Enduro Market’in yerinde yeller esiyor :)) meğerse Alemdağ caddesine taşınmış, ben gitmeyeli yıllar oluyor tabii hiç haberim yok. Yine kaldım sokağın ortasında mal gibi 🙂 caddeye geri indim taksi bekliyorum bi türlü gelmiyor, ben de mavi dolmuşlara atladım. Sora sora buldum Latif’i yeni mekanında 🙂
    Ön arka set dişlileri kaptım hoop tekrar taksiye.

    Hava kararmak üzereyken yetişip taktım zinciri ve dişlileri. Meğerse daha önce sadece arka dişliyi değiştirerek ben çok yanlış hata yapmışım müdür. Motordan ses geliyor diyordum ya hani, randımandan düşüyor, yığılıyor motor diyordum… Onların %90’ı zincir ve dişli uyumsuzluğundanmış! Şİmdi su gibi akıyor, ne ses kaldı ne de motorun çekişinde sorun varmış hissi kaldı. Bir daha asla “ön dişlide birşey yok ya, arka dişliyi değiştireyim yeter” demiyeceğim. Milimetreler söz konusuymuş meğer.. Güzel bir ders aldım bu tecrübeden, paylaşmak istedim 🙂

    Burnuımun akması bi dursun, hasta olmadığımdan emin olayım, ilk fırsatta yanındayım müdür.

      1. haha 🙂 hesapta olmayan ön arka dişli ve taksi paraları ile 800 ü bulduk, 500 olsa iyi yine..

  133. selam kardeşim

    honda titan aldığın zaman geldi aklıma. yıl 2001 yine istanbula geldiğim zamanlardan birinde bir baktım motor almışsın. efsane honda titan gümüş renk. süper bir motordu.

    o zaman tarabya üstünde pazarın oradaki evde oturuyordunuz. köşedeki fırının orada durmuş motoru inceliyoruz.

    Sen: al hadi bi dolan gel
    Ben: olm hiç motor sürmedim daha önce (ama araba tecrübem yaşıma göre üst seviye. sen bunu iyi biliyorsun zaten)

    Sen: sol taraf vites, sağ taraf fren
    sol el debriyaj
    sol ayak vites. en alt 1 sonra yukarı doğru her hareket 1 vites yükseltir.
    sağ el ön fren. ön frene dikkat et
    sağ ayak arka fren.

    ne cesaretse bu kısa motor eğitiminden sonra atlıyorum titana ne kask var ne eldiven

    bi bakmışım bizim evin oradaki ajda pekkanın villalara kadar gelmişim ama ağız kulaklarda. bir yandan daha gezmek istiyorum ama merak etmeyesin diye artık döneyim diye düşünüyorum. geri dönmeye çalışırken toprak zeminde ufak bir düşme tehlikesi atlatıyorum ama önemli bir şey değil bisikletten antrenmanlıyız. sayende hayatımın en mükemmel deneyimlerinden birini yaşamıştım.

  134. Mustafa, kardeşim..
    Şu bisikletle ilgili bişeyler düşünmeye başladığımda, örneğin; hafta sonu uzununu ne yapsak? Acaba bisikleti mi değiştirsem? dur wiggle’da indirim başlamış şunları sepete atıveriyim vs türlü düşüncelere dalarken birden oradaki boşluğa oturuyosun.. E tahmin edersin ki bizim günün bir çoğu bu meselelerle haşır neşir, anlıycan günün bir anında Mustafa ne yaptı acaba? diye düünürken gözümün önünde gülen, yakışıklı, temiz yüzünle beliriyorsun. Yine o andaydım ve dur yazıyım bu sefer dedim.
    Mustafa yine aynı dileklerimle bunu da sonlandırıyorum,
    En kısa zamanda, sağlıkla, sevenlerinin yanında yerini almanı dilerim dostum..
    Serdar..

  135. Kıymetli Kardeşim Mustafa,

    Abinin arkadaşıyım, sağlığına bir an önce kavuşman için dualarımız hep seninle….

    Korhan…

  136. Mustafa. Diyorlar ki artık olan biteni gözlerinle takip ediyormuşsun. Bence olayın çoğu bitmiş. Çünkü delikanlı adam sağında solunda kim var o ne giymiş bunun dekoltesi ne kadar açık bunu etrafına belli etmeden gözleriyle takip edebilen kişidir. Güneş gözlüğünün arkasından dik dik bakan amatörler var; ters ışıkta gözleri görünür ama onlar görülmediklerini sanırlar. Senin böyle acemilikler yapmayacağın ortada. Şimdi yerin dar, ister istemez bazı açıklar vermen normal. Açık demişken, dolar hala 5.75’lerde. Damadın başka öncelikleri oldu, şimdi onu burda dile getirip burayı da Wikipedia gibi kapattırmayalım. Biz çoluk çombak Bodrum’a geldik. Cidden iğrenç bir ırkız biz Mustafa. Miami’lerde Cannes’larda milletin şehveti tavan yapar, ben burda etrafıma baktıkça cinsellikten, kadın vücudundan soğuyorum. O bikinilerin, mayoların ağzı dili olsa da konuşsa. Hava güzel ama. Epey bi sıcak yapmıştı, son bir iki gündür yağmur fırtına derken normale döndü sanki. Sen uzak olduğun için bu işlere bilmezsin, sabah evden çıkarken gömleğin yakasının içine kağıt havlulardan set yapıyorum temiz gömlek bok olmasın diye. Ibo show vardı, işte orda İbrahim Tatlıses’in sahneye çiğköfte yoğurmaya girişi gibi çıkıyorum evden. Sıcakları hiç sevmiyorum. Sinem kahve içti, kapattı. 10 yıllık karım benden falına bakmamı istediği için bu yazıya burda ara veriyorum. Dev bir kadın şekerli türk kahvesi istedi garson çocuktan. Görürse o da falına bakmamı isteyebilir. Uyan, seninkine de bakacağım.

  137. selam kardeşim,
    ttn de çalıştığımız zamanlar bir gün tolga abinin yanına ntv ye gitmiştik. o vakit özgür çetin abi de ntv de çalışıyordu ve motor alma planları yapıyordu. sahibinden.com da özgür abiye motor bakarken bitane honda twister 250 gördüm daha 750 km deydi. aaa özgür abi bak bu motoru alsana süper falan diye konuşuyorduk ama özgür abi pek oralı olmadı fakat ben o motora aşık olmuştum. hiç aklımda motor falan almak yokken (evlilik arifesindeyiz, züleyha ankarada) her gün defalarca o motorun ilanına bakar halde buluyordum kendimi.

    bir gün yine motorun ilanına bakarken züleyhaya fotoğraflarını yolluyorum. en sonunda züleyha dedi ki ne motor fotoğrafı yollayıp duruyorsun almak mı istiyorsun dedi. para yok ki nasıl alalım falan derken. eldeki az bir para, kredi derken 500 tl eksik kalmıştı. onu da bahadırdan borç aldık parayı denkleştirdik. ilanda 5100 tl yazıyordu. sahibi ile randevulaştık adamın evine gittik. şubat ayıydı hava soğuktu. senin bitane usta tanığın vardı adı aklıma gelmedi. onu da çağırmıştın. usta baktı motor çiçek. pazarlık ediyoruz adam 100 tl bile inmiyor. anan aşağı baban yukarı 5000 e o motoru aldık ve motor maceramız bu sayede başladı.

    tabi ben kullanmayı bilmiyorum 🙂 bikere senin titanı sürmüşüm o kadar. kadıköy pazar yerinde sunaya vespayla bana twisterla eğitim veriyorsun 😀

    o zamanlar sende aprilia pegaso vardı bir gün bakıma bırakmıştın ikimiz benim motorla gitmiştik. akşam senin motoru alacağız ama benim motoru kim sürecek?
    benim motoru eve bırakıp taksiyle mi gitsek? falan gibi bir ton senaryo düşündük ama tamirci kapanacak. gidelim benim motorla ben sürerim dedim. olur mu olmaz mı derken seni ikna ettim ve gittik aldık senin motoru. sen önce ben arkada kazasız belasız eve ulaştık 😀 o gün bugündür motor üstündeyiz evelallah 🙂

    emeğin çok üzerimde tospaa (L)

  138. Mustafa;
    Dün yanına geldik hastaneye Umut’la, sen ne kadar hissettin bilmiyorum ama nemlenen gözlerimizi kaçırdık senden, dışarı çıkınca coşkuyla kucakladık birbirimizi.
    Özlemişiz seni, aramıza hoşgeldin…

  139. Dün yanındaydım Mustafa’m. Umarım seni seven insanların enerjisini hissediyorsundur. Son yazismalarimizin birinde bana ” bir gün dönersin diye ben bekliyorum” yazmıştın. Makinayi aliyorum ona göre. Çabuk toparla.

  140. Haci abi… Hadi artik… Bot alicam tavsiyene ihtiyacim var. Botlarimi her cikardigimda icinden parcalar dokuluyo. Murat kask alicak seni bekliyo en az bi 4 saat kask muhabbeti cevirmemiz lazim. Karadeniz turuna cikayim diyorum rota yapmamiz lazim. Yunana gideyim diyorum scorpion lastikle sinir kapisindan gecirmiyolarmis diyorlar. Eldivenlenlerim yirtildi artik (Dokunmatik ekranlarda ise yariyo) homless motorculara dondum… Benim gibi bekleyen kac kisi var sen hesab et. Hadi artik ac gazi…

  141. Dün akşam uğradım yanına. İlk defa gördüm seni kazadan sonra. Uğradıklarımda hiç görme fırsatım olmadı. Birazda kendime güvenemedim kaçındım herhalde. Konuşacak çok şey var. Annenle baban vardı. Küfür de edemedim onların yanında sana ama içimden saydırdım biraz yüzüne karşı. Hissettin dimi… Çok özlemişim…

  142. Bugun pisikletin tekerlerini sisirdim, valla bana cok kizgin 5saat surdu sanirim, yada zaman hizli gecmedi mi ne oldu. Eski buyuk pompayi aradim, ulen simdi yanlis anlasilmasin buda. Neyse yazmis oldum artik. Silinmez.

    Guzel haberlerini Fatih ve Tolgadan RSS feed seklinde aliyorum, bi automation yapmak lazim ona da, hay… yine aklim ise takildi bak.

  143. Dostum, eğitmenim, doğru insan, sevgili Mustafa,
    Bugüne kadar yazmadım, yazamadım. Duygularımı biraz !!! zor ifade ettiğimden bir türlü toparlayamadım. Ama sanma ki, seninle ilgili bir şeyleri hatırlamadığım, ya da Filiz’e anlatmadığım gün geçsin.
    Kazadan önceki hafta sonu katıldığımız kampta Medet abinin çektiği fotonun eşliğinde, kim olduğunu hatırlamadığım birisine, sana has bir sakinlik/ciddiyet/samimiyet içinde; çadır nasıl toplanır, çanta nasıl doldurulur anlatman hep gözlerimde, beynimde.
    Son günlerde sağlığının gelişimi ile ilgili aldığımız güzel haberler hepimizi çok mutlu ediyor, daha iyi olacak ve bizleri bildiğin her konuda eğitmeye, bilgilendirmeye devam edeceksin.
    Çok bekletme bizleri, hele benim gibi yaşlıları…

  144. Sana yazmamı kolaylaştıran ve ilgini çekeceğini düşündüğüm bir yazıyı ve linkini buraya kopyalıyorum.
    T24’de Akdoğan ÖZKAN’ın 27.07.2019 tarihli yazısı.
    Tour de France’da dağların karar günü
    Fransa Bisiklet Turu ile birlikte dağlar, nehirler, ovalar aşmak imkânı da var. Ve bugün dağlardaki son şansınız
    Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdaki tutkulu bağımlılığımı dışarda bırakacak olursak bisiklet sporunun büyük bir sevdalısı sayılmam… Ama 1985 yılından bu yana izlediğim Tour de France’ın (Fransa Bisiklet Turu) yeri bende hep bir başka olmuştur… Fransızların efsane bisikletçisi Laurent Fignon’un 1983 ve 1984 yıllarındaki zaferinin ardından 1985 yılında Tur’u bir başka efsane isim olan Bernard Hinault almıştı. Üç hafta süren Tur’un kimi dağlık etaplarını ilgiyle izlemiştim o yıl. 1985’in Fransızların Fransa Bisiklet Turu’nda son kez şampiyon çıkardığı tarih olacağını bilmiyordum o zaman doğal olarak.

    Üç hafta süren Tur boyunca kat edilen coğrafya, benim için öylesine ilham verici ve motive edici olmuştu ki, bir yıl geçmeden kendimi yaşadığım şehrin batı ucunda, Rivelin Vadisi adı verilen yemyeşil bölgenin kıyısına taşınmış buldum. Altıma da “son model” olmasa da, güzel bir ikinci-el bisiklet çekmiştim.

    1986 Fransa Bisiklet Turu ne olup bittiğini daha fazla anlayarak takip ettiğim bir yıl oldu. Özellikle Pireneler ve Alplerdeki etapları izleyebilmek için okuldaki laboratuvar zamanlarından çalıp eve erken geliyordum.

    Fransa Bisiklet Turu bir yarıştan çok öte bir şeydi…
    Bir kere izleyicisine yarışçıların geçtiği bölgelerin doğal güzelliklerini görme, bir kültüre tanık olma ve ruhunu dinleyebilme imkânı veriyordu. Kendinizi televizyon ekranlarındaki o tarihlerde “high definition” dahi olamamış görüntülere kaptırırsanız, saatte 40-45 km hızla yol alan bir kervanla birlikte dağlar, yaylalar, bağlar ve tarlalar aşıyor, pitoresk görüntüler eşliğinde rüya gibi yolculuklar yapma imkanına kavuşuyordunuz. Kimi zaman bir helikopterle su kemerlerinin, tarihi köprülerin, Ortaçağ’dan kalma şatoların, katedrallerin üzerinden uçabiliyordunuz. Oturma odanızın koltuğundan kalkmadan, cebinizden 5 kuruş çıkmadan, bir tür “salon turisti” olma kolaylığıyla…

    İkincisi, sporcular için öyle “hadi gel, 90 dakika koşalım, kim galip gelirse” denebilecek bir mücadele değildi Fransa Bisiklet Turu… 21 gün boyunca, günde 100-150, hatta 200 km bisiklet sürerek, toplamda 3 bin km’nin üzerinde pedal çeviriyordunuz. Yakından biliyordum, örneğin bir atlet için en zor, en acı veren yarışlardan biri 800 mt’dir. Bitiş çizgisine vardığınızda baygınlık geçirecek gibi olursunuz. Ama sonuçta her şey 2 dakika içinde olur biter. Ve siz kendinizi 20 dakika sonra sevdiklerinizle bir sofrada bulabilirsiniz. Ama Tur başka bir yarıştır. Kaslarınızın acıyla yanması dakikalar, saatler değil, günler, hatta haftalar sürer. Sporcuların büyük kısmı kendisini bir yıl bu yarışa hazırlar. Azim, tutku ve sebat sahibi olmayanın daha ikinci saatinde “ben n’apıyorum burada” diyerek bisikletini kenara çekip yarıştan “istifa etmesi” işten bile değildir. Takım stratejileri ile etaplarda uygulanan taktiklerin teknik yönünü bir kenara bırakırsak, yarışçılar için böyle bir tur işkenceden farksızdır aslında.

    Üçüncüsü…. Yüzlerce yarışçı arasından turun sonunda topu topu 5-6 kişi podyuma çıkacaktı. Bisikletçiler sekiz kişilik takımlarda kendilerini çoğunlukla podyuma çıkma ihtimali olan bir kişiye, onun başarısına adayarak 3 bin küsur km pedal çevirecek ve sonrasında belki de adları bile anılmadan unutulup gidecekti. Şartlar böyleyken 3 hafta süren bir yarışı tamamlamak, podyuma çıkabilmek, diğer bütün isimler arasından sıyrılıp Champs-Élysées’de zafere ulaşmak çok çok zordur. Ayrıca farklı karakter ve becerilere sahip çok sayıda iyi bisikletçi vardır. Kas yapınız gereği belki “sprinter” özelliklere sahipsiniz, belki de zamana karşı yarışlarda iyisiniz. Ama Fransa Bisiklet Turu’nda başarılı olup olmayacağınızla ilgili soruların cevabını çok büyük ölçüde dağlar verir! Fransa Bisiklet Turu’nda Pirenelerin ve Alplerin dediği olur! Yani olağanüstü denilebilecek bir kas kütlesine sahip biri de olsanız, sıskanın bir gelip, üstün tırmanma ya da yokuş inme becerisiyle yarışı pekâlâ sizden çalabilir.

    Fakat… Seri halde acı çekmek bu turun önemli bir özelliği olsa da madalyonun sadece bir yüzüdür. Diğer yüzü ise centilmence, insanca yarışmanın vazgeçilmezliğini kabule yönelik bir ortak bilinç, bir onaşmadır. Yazılı olmayan bir takım centilmenlik kuralları çerçevesinde de yarışırsınız. Onları ihlale kalkışmanız halinde, o yüzlerce yarışçı bunu ertesi günü size misliyle ödetebilirler. Ayrıca -eskiden daha sık rastlanırdı gerçi ama- nadiren o centilmenlik kurallarının da üzerine çıkabilen enfes insanlık sahnelerine de tanık olursunuz bu Tur’da. Örneğin kazayla bir bisikletçi düşer, başka bir takımdan bir sporcu ona yardımcı olmak, onu yerden kaldırabilmek için zaman kaybetme pahasına durabilir…

    Turun bu tip insani yüzüyle 1986 yılında tanışacak, bu yarışın o “işkence” koşulları altında aynı zamanda bir “insanlık” testi olabildiğine o yılki dağ etaplarında tanık olacaktım. Yüzde 13’lük eğimlerin de çıkıldığı Alp Dağları’ndaki L’Alpe d’Huez etabında…. Bisiklet camiasının “hektik” diye nitelemeyi yeğlediği yarış zaferleriyle ünlü Pirene Dağları’ndaki Tourmalet etabını saymazsak bu turun – tabii eğer programa dahil edilirse- en sevdiğim güzergahıdır L’Alpe d’Huez. Bu etabın son kilometreleri yarış anında mahşer yeri gibi olur. Dağlık güzergahın son yokuşlarını dolduran yüzbinlerce sporsever ellerinde bayraklarla destekledikleri isimlere bağrış çağrış moral vermeye, güç aşılamaya çalışırlar. Bazen onun birkaç metre yanında koştukları ya da bir “el verdikleri” dahi olur!
    Fransa Bisiklet Turu’nun 1986 yılındaki 18. Etabı, bu ikonik dağda, L’Alpe d’Huez’de nihayete erecekti. Beş saati aşan bir zaman dilimine yayılan Briançon – l’Alpe d’Huez etabının son saatlerinde İsviçreli bisikletçi Urs Zimmerman’ı da arkalarında bırakan iki favori isim Fransız Bernard Hinault ile yarışa sarı mayoyla başlayan Amerikalı Greg LeMond olağanüstü bir mücadele sahnelemişlerdi. Etabı ana grubun önünde saatlerce lider götüren bu iki ismin o günkü mücadelesi o denli heyecan vericiydi ki, yorumcular bitiş çizgisini Greg LeMond’un mu yoksa Hinault’nun mu önde geçeğini tahmin etmeye çalışıyor, farklı değerlendirmeler yapıyorlardı. Bitiş çizgisine kimin önde gireceği elbette çok önemliydi, ama Alp Dağlarında yan yana pedal basan bu iki isim kilometreler boyunca o denli keyif verici bir mücadele sergilemişlerdi ki, o son metreyi kimin önde tamamlayacağı en azından benim gözümde bir teferruat halini almıştı.

    İşte tam o son metrelere yaklaştığımızda olağanüstü güzellikte bir şey oldu. Bir yıl önce takım arkadaşı Hinault’nun turu kazanmasına yardımcı olan Greg LeMond, son metrelerde elini saatlerdir yarıştığı rakibine dostça uzattı. Hinault da bu güzel jeste aynı şekilde karşılık verdi. Ve ikili ellerini kavuşturarak bitiş çizgisine yan yana, el ele, birlikte ilerlediler. Muhteşem güzellikteki dağların arasında verilen mücadele keyfinin ötesinde ve kasların çektiği “işkencenin” orta yerinde böylesine hoş, insani bir şeyi görmek beni o denli etkilemişti ki, bir anda gözyaşıyla buğulandı görüntüm. Yaşlar gözpınarlarımdan öyle zarafetle ve sessizce süzülmek yerine, suratımı maymuna çevirtip yamultacak bir çağıl taşkınlıkla akıyordu. Yarış sonu seremonisini beklemeden televizyonu kapattım ve bisikletime atladığım gibi kendimi Manchester Road’dan aşağıya, Rivelin Vadisi’nin yemyeşil coğrafyasındaki kendi etabıma doğru bırakıverdim. Bir sportif müsabakada sanırım en son 1982 Dünya Kupası finallerinde tüm zamanların en sevdiğim futbol takımı olan Brezilya İtalya’ya 3-2 yenildiğinde gözyaşı dökmüştüm. Dört yıl sonra bu kez kederden değil mutluluktan ağlıyordum. L’Alpe d’Huez’de “insanlık” galip geldiği için de o Brezilya milli takımı sanki 1982’nin rövanşını almış gibi hissediyordum.
    Yani, futbol sadece futbol olmayabilir ama, emin olun bisiklet de sadece bisiklet değil! Ve bazen futbolda buluşamadığınız güzelliklerle, insan ruhuna dokunan hikayelerle burada buluşabiliyorsunuz!

    1986, aynı zamanda ilk kez Avrupalı olmayan bir ismin, bir Amerikalının yarış kazandığı, yani sarı mayonun Atlas Okyanusu’nun öbür yakasına gittiği bir yıl olmuştu. Greg Lemond iki yıllık bir aradan sonra geldiği 1989’da Tur’u yeniden ve bu kez genel klasmanda efsane Fransız bisikletçi Laurent Fignon’un sadece 8 sn. önünde tamamlayarak mayoyu bir kez daha ABD’ye taşımayı biliyordu.

    1999-2005 arasında turu üst üste 7 kez Amerikalı bisikletçi Lance Armstrong kazansa da bu yarışlarda yasaklı madde kullanarak doping yaptığı yıllar sonra anlaşılacak ve unvanı kendisinden geri alınacaktı. Lance şeytanına yenilmiş bir isimdi, onu anlamıştık. Ama galiba seveni de azdı sanırım. Tur’un pazar değerine en büyük katkıyı yapmış isimdir belki ama insani bir değer kattı mı Fransa Bisiklet Turu’na diye sorarsınız, olumlu bir cevap bulmakta güçlük çekerim. Onu sadece Tur’u kazanmaya odaklanmış bencilliği ve mekanik bakışlarıyla, mental eziciliğiyle hatırlarım.
    2003 bu anlayışının zirveye çıktığı bir yıl olmuştu belki de. Bir önceki yılın podyum ikincisi İspanyol bisikletçi Joseba Beloki ile çekişmişti Lance Armstrong o yıl. 9. Etaba geldiğimizde Beloki genel klasmanda Lance Armstrong’un sadece 40 sn. arkasında, ikinci sırada idi. Etabın bitişine birkaç km kala, bir iniş sırasında, biraz sert bir sağa virajın olduğu bir noktada sanırım asfaltın erimiş kısmına denk gelen Beloki dönüşü alamayarak yere çakılmıştı. Tur tarihinin bu belki de en kötü kazasında Beloki yere çakılmadan önce kısa bir an arka tekerleğinin kilitlendiğini görmüştük. Lance’ın baskısıyla iniş sırasında belki biraz fazla risk alan İspanyol bisikletçi, başta uyluk kemiği olmak üzere vücudunda epeyce yerini kırmış, çatlatmıştı. O asfalta yapıştığında kendisini birkaç metre geriden takip eden Lance Armstrong şaşırtıcı bir soğukkanlılıkla ve durumu kendi avantajına çevirmek üzere asfalt yoldan çıkarak bisikletini doğruca araziye sürmüş ve birkaç yüz metre bu şekilde arazide ilerledikten sonra bisikletini yeniden yola, parkura taşımıştı. Lance feci bir kazayla önünde yere yıkılan ve acıyla haykıran Beloki’nin asfaltın azizliğiyle acılar içinde saf dışı kalması karşısında hiç tereddüt göstermeden bisikletini tarlalara kırmış ve bu kazayı kendi avantajına çevirmek üzere arazide pedal çevirerek ilerlemeyi sürdürmüştü. Tur’un sevimsiz, gayri insani hikâyelerinden birinin yazıldığı bir etap olarak aklımdan çıkmaz 2003 yılının o Temmuz günü.
    Ya doping skandallarının gölgesinde geçen ya da favori isimlerin ağırlığını çok güçlü bir şekilde koyduğu yılların ardından bu yıl Fransa Bisiklet Turu olağanüstü bir lezzet veriyor. Tur’un tamamlanmasına 2 etap kalmışken hâlâ kimin kazanacağını bilmiyoruz. Sene başında kimsenin 2019 Fransa Bisiklet Turu’nu zaferle tamamlayacağına ihtimal vermediği bir isim olan Fransız Julian Alaphilippe beklenmedik bir şekilde 14 gün boyunca sarı mayoyu giydi. Zaman zaman sprinter arkadaşlarının tur galibiyeti için ön sıralarda çalışacak kadar da mütevazı olan Alaphillippe özellikle 18. etaptaki iniş performansıyla adını şimdiden Tur tarihine altın harflerle yazdırmayı bildi. İlk haftalarda fazla bonkörce kaybettiği dakikalar nedeniyle genel klasmanda zirvenin çok gerisine düşen bir diğer Fransız bisikletçi olan Thibaut Pinot ise 14. Etapta (Tourmalet) podyumla taçlandırdığı şahane performansıyla adeta nefes kesti. Onun bu zaferinin Fransa ve takımı için ne anlama geldiğini merak edenler yarışın son anlarını ve takım direktörü Marc Madiot’nun son saniyelerdeki ruh halini izleyerek bir fikir sahibi olabilirler. Pinot’nun sol dizinden yaşadığı talihsiz sakatlık sonucu dün, 19. Etapta hıçkıra hıçkıra ağlayarak yarışı ve Tur’u bırakması tüm bisiklet severler için iç parçalayıcı oldu. Yine de bu yıl Tur’a büyük bir heyecan katan Pinot’yu izlemek büyük bir keyifti.

    Bu arada, herkesin “artık kariyeri inişe geçti” dediği Kolombiyalı Nairo Quintana ise 18. Etap’taki zaferiyle “ben bitmedim, işte burada, zirvedeyim” demiş oldu. Memleketlisi, 22 yaşındaki Egan Bernal’e gelince…. Tur öncesi sarı mayonun en güçlü favorisi olan takım arkadaşı ve geçen yılın Tur şampiyonu Geraint Thomas’tan daha güçlü göründü bu yılki etaplarda Bernal. Ve dün kar yağışı nedeniyle yolun kapanması üzerine son bölümü dramatik bir şekilde iptal edilen etapta yaptığı atakla sarı mayoyu aldı Alaphilippe’ten Bernal!

    Bakalım bugün, yani 26 Temmuz 2019 Cumartesi günü Tur’un Champs-Élysées öncesi son etabı olan 130 km’lik Albertville – Val Thorens etabında düğüm nasıl çözülecek? Tur’un 20. Etabı olan bu yarış yine Alpler’de. Yarışın son yokuşu 539 mt. irtifadan başlayacak ve 2365 m’de, zirvede sona erecek. Bugün kimin zafere ulaşacağını, Kolombiyalı bisikletçi Egan Bernal’in liderliği perçinleyip perçinlemeyeceğini bilmiyoruz. Ama çok sayıda bisikletçi arasında enfes mücadelelere sahne olan Tur’da nihayetinde sportmenlik, centilmenlik kazansın, “insanlık” zafere ulaşsın istiyoruz.

    20. Etap bu yıl muazzam tat veren Tur’da muhtemelen düğümün çözüldüğü de bir etap olacak. O nedenle, bugüne kadar hiçbir etabını izlememiş de olsanız, Caner Eler, Sarper Günsal ve Berkem Ceylan’ın Eurosport’taki informatif ve renkli sunumlarıyla ayrı bir lezzet kattıkları Tur’un bu son Alpler etabını sakın kaçırmayın!

    Fransa Bisiklet Turu ile birlikte dağlar, nehirler, ovalar aşmak imkânı da var. Ve bugün dağlardaki son şansınız. Dağların da karar günü! Haydi buyurun!
    https://t24.com.tr/yazarlar/akdogan-ozkan/tour-de-france-da-daglarin-karar-gunu,23255

  145. Yazıdaki;
    ” Diğer yüzü ise centilmence, insanca yarışmanın vazgeçilmezliğini kabule yönelik bir ortak bilinç, bir onaşmadır. Yazılı olmayan bir takım centilmenlik kuralları çerçevesinde de yarışırsınız.”
    “Azim, tutku ve sebat sahibi olmayanın daha ikinci saatinde “ben n’apıyorum burada” diyerek bisikletini kenara çekip yarıştan “istifa etmesi” işten bile değildir.”
    cümlelerinin, senin hayata bakışına çok uygun olduğunu düşünüyorum, tüm içtenliğim ile.
    Çok bekletme bizi…

  146. Ne rodaj yaptın be müdür 🙂

    Neyse hadi iyisin, bugün rodaj sonrası bakıma giriyormuşsun..Yağ ve filtre değişti mi ohh miss…
    Sonrası gaz, vites, ivmelenme 🙂

    Bu sefer ki süreçte çok daha hızlı döneceksin aramıza öyle hissediyorum.
    Bizi bekletmeyeceksin Carribou köşelerinde..

    Kalbimiz, kulağımız, aklımız hep senden gelecek güzel haberlerde,
    yanındayız müdür.

  147. selam kardeşim,

    ttn de çalışıyorken sana haber türk tv den teklif gelmişti ve ayrılıp orada işe başlamıştın.

    karlı bir pazar günüydü. ikimizin de yetiştirmemiz gereken işler vardı işe gidelim dedik. şirketin baba verdiği arabayla seni haber türke bırakıp ttn e geçtim. zaten yakınlardı. işlerimi halledip senin yanına geleceğim saat akşam 21:00 civarlarıydı sanırım.

    pazar günü her yer kar. arabada yazlık lastikler var. doğru düzgün araba geçmediği için asfalt da kar kaplı. e5 den sağa ayrılırken biraz hızlı olduğum için bariyerlere çarpmıştım. o moral bozukluğuyla gelip seni aldım. yenibosnadan bulgurluya gidiyoruz. teyp açık müzik dinliyoruz, ikimiz de fazla konuşmuyoruz. çok güzel bir şarkı çıkmıştı. köprüden karşıya geçerken sen sony kamerayı çıkarıp o müzik eşliğinde bir video çekmiştin. çok mükemmel bir video olmuştu. tam ruh halimizi anlatıyordu sanki. evdeki cd leri bir kurcalayayım bulursam birlikte izleriz.

    arabanın halini hatırlamak istersen fotosu aşağıda 😀
    http://prntscr.com/omway5

    dün tolga abiden güzel haberlerini aldım. biraz daha toparlan gelicez yanına.

  148. Ah be güzel insan.. Çok geç haberim oldu. Epeydir görüşememiştik ama bizim gibiler için bunun çok önemi yoktur bilirsin, bilirim…

    Yüksek ve güzel enerjin olduğunu hiç görüşemesek bile unutabilmem mümkün değil. O yüzden bu saçma durumun da üstesinden kısa zamanda geleceğinden zerre şüphem yok.

    Daha ne yazayım öyle bakıyorum, hala inanmakta zorlanıyorum… Yeni bir operasyon daha geçirmişsin haberlerini aldım, o bir geçsin biraz toparlan ziyaretine de geleceğim. En azından uzaktan gönderdiğim enerjiyi biraz da yakınından yollamış olurum.

    Güç zaten hep seninle idi, şu aralar biraz daha fazlası seninle olsun.

  149. Hocam, haydi artık, bak bisiklete başlayacağım seni bekliyorum. Buraya da yazıyorum, senden tavsiye almadan pedal basmam 🙂
    Seni bekleyen çook insan var, hepsinin enerjisiyle sapasağlam geleceksin yanımıza. Daha paylaşacak çok şey var!

  150. selam kardeşim.
    haziran 2005 17 sinde züleyhayla nikahımız var. tabii ki nikah şahidim senden başka kimse olamaz. sen suna tolga abi iki motorla ankaraya gelmiştiniz. sende aprilia pegaso vardı. tolga abi ve bende honda twister. nikah dönüşü istanbula dönerken inanılmaz bir yağmura yakalanıp vücutlarınızı streç filmle kaplayıp yola devam etmiştiniz. 😀 🙂

  151. Mustafa kardeşim.
    Şu anda haberim oldu bu kazadan. Nasıl oldu, ne bitti bilmiyorum sadece biri hastanede çekilmiş bir resmini paylaşmış, onu gördüm… hız yapmayı severdin ve beni go-kart ile ilk kez sen tanistirmistin. Hala binerim ara sira. Senin için dua ediyor olacağım.. İnşallah herşey iyi olur hakkında .. Sevgiler..

  152. selam kardeş
    birlikte takıldığımız zamanlarda komik bulduğumuz laf, replik vs aklıma gelenlerden yazayım dedim

    assiyubeybieee
    pıt pıt fıssss
    fila hafofinayt
    gebermeyelim?
    offf çok kral sucuk yapmış yaa

    burdayım!
    nasıl tak diye burdayım? saniyede!

    la bebe kak git

    😀

  153. Mustafacım seni özledik gerçekten ama bu son video artık özlemin biteceğini gösterdi bize çok mutlu oldum çok sevindim daha güzel göreceğiz buna inancım tam sevgiyle kal.

    İbrahim Us

  154. Mustafa abi seni en son gördüğümde, ayağa kalkacağına ve yeniden aramıza döneceğine olan inancım tamdı. Kaza haberini alır almaz hastane’ye gelmiş ancak yoğun bakımda olduğunu Tolga abi ve Suna Hanım’dan öğrenince çok üzülmüştüm. Seni görememek beni ayrı bir üzüntüye boğmuştu. Hastane dönüşü ve sonrasındaki günlerde sürekli senin iyileşmen için dua ettim. Belki birbirimizi çok fazla tanıyacak zamanımız olmasa da, senin muhabbetin, abiliğin, samimiyetin, bu kısa sürede bana fazlasıyla yetmişti.

    En son GATA’ya gelip seni gördüğümde çok mutlu olmuştum. Sonrasında bir daha görüşemedik. İnşallah bir gün yeniden karşılaşıp görüşmek ümidiyle diyorum. Tolga abi’ye bu güzel site ve her şey için teşekkür ediyorum.

    Mustafa abim kendine çok iyi bak, görüşmek üzere hoşçakal.

  155. Mesafelere, yillara ragmen o haberi aldigim an kalbim acimisti.. ben de bilmiyodum seni bu kadar sevdigimi :)) demek ki kucuklugumde Mustafa abi Mustafa abi diye pesinden dolandigim yillardan kalan bir sevgi ve deger varmis hem de cok buyuk.. seni her zaman guler yuzlu, sevecen ve enerjik hatirlarim, o yuzden de inancim hep iyi olacagin yonundeydi.. ve nihayettinde o guzel haberi aldigimda kalbim ferahladi, ne kadar sevindigimi anlatamam sanirim.. cok mutlu, saglikli bir hayatin olacak senin, Suna’ yla daha cok fotografini gormek istiyorum mutlu, keyifli seyatlerinizin oldugu.. Saglik ve huzur hayatinizdan asla eksilmesin ❤

  156. Videonu izledim, çok sevindim.. yakında yine yollara çıkarsin.. eski sağlığına kavuşman için dua ediyorum.. zaman içinde herşey daha iyi olacak, görüşmek üzere..

  157. Sevgili Mustafa;
    Bir insan bu kadar bilgili olup bu bilgisini ancak bu kadar güzel aktarabilir. Bunun yanında dostsun arkadaşsın. Süreceğimiz alacağımız çok yollar var dostum. Sevgiyle kal.

  158. “In Müdür We Trust”
    İnanıyormuş gibi yapıp kötü senaryoları kafada kurgulamadan sadece inandık be müdür.. 🙂

    Melaba 🙂 bayadır yazmıyordum özlemişim.
    Burada hep neşeli şeyler yazmaya özen göstersek de bu yaşadığımız süreç hepimize önemli şeyler öğretti, birazcık da onunla ilgili yazmak istedim.

    Haberi ilk aldığımızda hepimiz çok dağılmıştık ama hastaneye gelip Suna’yı ilk gördüğüm an hala aklımdan çıkmıyor.. Suna’nın yüzündeki ifadeyi görünce baya korktum, yalan yok.. O an anladım ki, her gün bi şekilde o hastaneye gelip olabildiğince Suna’nın yakınlarında olmalıydım.

    Başlarda hastanede saatlerce çaresiz bir şekilde oturmamın ne işe yarayacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu fakat zamanla fark ettim ki her birimizin seninle ilgili duyguları, iyi dilekleri, enerjisi o hastane koridorlarında birleşerek Avatar filmindeki ağaç gibi adını koyamadığım muazzam güçlü bir şeye dönüşüyordu..

    Bilirsin normalde hayata teknik ve bilimsel yaklaşan insanım, öyle enerjiymiş filan benim bünye pek kabul etmez 🙂 ama o hastaneden resmen senin için tüm evrene enerji yaydığımıza, Suna’yı bu enerji le sarıp sarmaladığımıza ve bunun senin gösterdiğin gelişmede az da olsa bir katkısı olduğuna kesinlikle inanıyorum artık.

    Son olarak, herkesin bir Suna’sı olmalı bu hayatta, çok şanslısın müdür!
    Sevgiler…

  159. En yakında yine yollarda dostlarınla olman ümidiyle. Arkadaşlardan haber almıştım kazayı, videoyu izleyince sevindim, iyi ki çekmişsin. Tekrar geçmiş olsun.

  160. Ya çok şükür nerelerdeydin abi 🙂 İyiki seni tanımışım bana sorduğun sorular hiç aklımdan çıkmıyor 🙂 İşe başlarken bana burcumu sorup ne alaka bu meslektesin demiştin 🙂 senin sayende biyerlerdeyim 🙂 teşekkür ederim tekrar hoşgeldin 🙂 <3

  161. Tertemiz gülümsemeni ve berrak anlatımını şimdi izledim ve rahatladım.. Hayata tutunma azmini, Suna’nın sana olan aşkını ve çabasını takdir ediyorum. Neden bunlar hep iyilerin başıma gelir diye isyan ettim ve seni son görüşmemizdeki gibi hatırlamak için ziyaretine gelmedim; özür dilerim.. Bana kameranı ödünç verip montaj ile ilgili tavsiyede bulunduğun o kayıt boşa gitti ama iyi de oldu. Senle ilgili geriye dönüp baktığımda hatırladığım az da olsa üç dört anının hepsinde senden bir şeyler öğrendiğimi fark ettim. İyi ki aramıza döndün, bundan sonra doya doya yaşayacak olduğunu bilmek, dünyayı daha güzel bir yer haline getirdi benim için.Tekrar görüşebilmek, yeni güzel anılar biriktirebilmek dileğiyle, çok yaşa!

erkin yeşil için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.